Cümlede Anlam

Cümle; anlam, anlatım ve yargı birimidir. Bir düşün­ceyi, haberi, duyguyu, durumu, dileği tam olarak anlat­mak için kullanılan sözcüklere veya sözcük dizilerine cümle denir. Karşımızdakilere bir düşünceyi, bir duygu­yu tam olarak iletebilmek için amacımıza uygun, değişik cümleler kurabiliriz.

Her cümle bir yargı birimidir. Bu nedenle yargı birden çok sözcükten oluştuğu gibi bir sözcükten de oluşabilir:

Sözcük

Sözcük dizini

Okumalısın.
İnsandır.
Çalışkansın.
Çözmüştü.

Seni anlayamadım.

Bu, güzel bir tablodur.

Arkadaşınla ne zaman görü­şeceksin?

Bu sorunla herkes çok uğraştı.

 

Cümleyi sadece dilin bir birimi, biçimsel bir kuruluş olarak görmek, dili cümleye indirgemek eksik bir görüş­tür. Çünkü bir cümle, içinde yer aldığı metne, konuşanla dinleyen arasındaki ilişkilere, içinde bulunulan duruma, iletişimde bulunan kişilerin karşılıklı olarak sahip olduk­ları ruhsal niteliklere ve onların niyetlerine göre değişik anlamlar yansıtır.

Örneğin, "Bu projeyi yarına bitirelim." gibi bir cüm­le, aynı iş üzerinde çalışan iki arkadaştan birinin öteki­ne söylemesi durumunda bir isteğin bildirilişi, bir öneri niteliği taşır. Ancak aynı cümle bir yönetici tarafından yönetilen bir kimseye söylendiğinde bir "emir" anlamı taşır.

"Cümlenin Anlamı ve Yorumu" konusu şu başlıklar altında incelenebilir:

  1. Anlam İlişkilerine Göre Cümleler
  2. Anlatım özelliklerine Göre Cümleler
  3. İlettikleri Kavram, Duygu, Düşünce ve Durumlara Göre Cümleler
  4. Özlü Sözleri {Atasözleri, Özdeyişler) Anlama ve Yo­rumlama
  5. Cümle Tamamlama ve Oluşturma

A. ANLAM İLİŞKİLERİNE GÖRE CÜMLELER

1. Eş Anlamlı (Anlamdaş) Cümleler Anlam bakımından birbirine denk düşen, başka sözcüklerle aynı düşünceyi dile getiren cümlelere eş anlamlı cümleler denir. Bu tür cümleler arasında öne sürülen düşünce ya da dile getirilen durum bakımından tam bir anlam ve yargı bütünlüğü vardır.

Örnek:

  • Onun son eserinde beylik düşünceler ve yıpranmış bir söylem söz konusudur. Yazann son yapıtı, sıradan fikirler ve özgünlük­ten yoksun bir üsluptan oluşuyor.
  • Sanat, gerçeğin yazar tarafından yorumlanarak yeni­den üretilmesidir.
  • Sanat, gerçeğin yazara göre taze bir biçimde anlatıldığı yeni üründür.
  • Bu tür yapıtların son kullanma tarihi yoktur. Bu tür eserler, ölümsüz niteliklere sahiptir.

2. Yakın Anlamlı Cümleler (İletisi Bakımından Aynı Doğrultuda Olan Cümleler)

Anlam bakımından özdeş olmasa da dile getirilen düşünce ya da durum bakımından birbirine yakın olan, birbirini destekleyen cümlelerdir. Genellikle yakın an­lamlı yargılardan biri, diğerini kapsayıcı nitelikte olur.

  • Kadınlar zayıftır: anneler güçlüdür. Annelik duygusu, kadınlara güç verir.
  • Halk şiiri, doğal ve içtenlikti bir anlatım üzerine te- mellenmiştir.
  • Halk şairi, sözünü şiire dönüştürürken içinden geldiği gibi söyler.
  • Sorumluluk bilinci taşıyan bir sanatçı, kendini her şe­yin rastgele, kendiliğinden yetiştiği bir toprak parçası olmaktan kurtaımalıdır.
  • Ne yapmak istediğini bilen bir sanatçı, konu­lan nı belirlerken ve işlerken seçici bir tutum içinde olmalıdır.

3. Karşıt Anlamlı Cümleler (Anlamca Çelişen Cümleler)

ilettikleri düşünce açısından birbiriyle bağdaşmayan, birbirine ters düşen, birbirini çürüten, konuya bakış açı­sından farklılık içeren cümlelerdir.

  • Tembellik, bazı insanların genlerinde vardır; onları değiştiremezsiniz.
  • Tembellik, doğuştan getirilen özellik değildin in­san isterse onu yenebilir.
  • Deliyle çıkma yola, başına getirir bela. Akıllı köprü bulana kadar deli suyu geçer.
  • Ödülün eğitim ve çocuk gelişimi alanında büyük fay­daları vardır.
  • Çocuk eğitiminin amacına ulaşmasında ödülün hiçbir yararına rastlanmamıştır.

4. Neden - Sonuç İlişkisi İçeren Cümleler

Yargılardan biri, diğerinin gerçekleşme nedenini anlatan cümlelerdir. Bu tür cümlelerde yargılardan biri "neden, niçin, hangi sebeple" gibi sorulara cevap oluş­turur. Yargılar arasında neden - sonuç ilişkisi genellikle "-dığından. -dığı için, -den dolayı, bu nedenle, çünkü" bağlantı ifadeleriyle sağlanır.

Örnekler

  • Bu alanda kendini yeterli bulmadığından romana yöneldi,
                                               neden                         sonuç
  • Sabaha kadar kar yağdığı için   yollar kapanmıştı.
                           neden                                sonuç
  • Hava çok sıcak bu yüzden dışan çıkmıyoruz.
             neden                        sonuç
  • Konuyu iyi bilmiyorum, yorum yapamam.

                    neden                     sonuç

5. Amaç - Sonuç İlişkisi İçeren Cümleler

Yargılardan biri, diğerinin gerçekleştirilme amacını açıklayan cümlelerdir. Yargılar arasında amaç - sonuç ilişkisi genellikle" -mek için. -inek üzere, -mek amacıy­la, niyetiyle, diye" bağlantı ifadeleriyle sağlanabilir.

Örnekler

Arılann balı nasıl yaptıklarını anlamak için günlerdir gözlem yapıyor
                                   amaç                                             sonuç

Düşüncelerini anlatmak üzere kürsüye çıktı.
                       amaç                              sonuç

Tarım sektörünün gelişmesi amacıyla  köylülere arazide ders veriyordu,
                            amaç                                                      sonuç

Dünya Kupası maçlarını İyi izleyebileyim diye  büyük ekran televizyon aldım
                             amaç                                                         sonuç

Suçsuzluğunu kanıtlamak için her yolu deniyor.
                                 amaç   sonuç

UYARI

1- Neden — sonuç cümleleri ile amaç — sonuç cümle­leri karıştırılmamalıdır. Neden — sonuç cümlelerin­de neden yargısı gerçekleşmişken amaç - sonuç cümlelerinde amaç yargısı gerçekleşmemiştir, he­def durumundadır.

Gece geç saatlere kadar ders çalıştığı için sabah geç uyandı.
                                Neden Gerçekleşmiş

Yeni kitaplar almak için para biriktiriyor.
                  Ama gerçekleşmemlş.

2- Neden — sonuç ve amaç — sonuç ilişkisi içeren cümleler aynı zamanda "gerekçeli yargılardır. "Gerekçe" bir durumun veya olayın gerçekleşme­sini gerektiren unsur demektir. Amaçlar da neden­ler de bir durumun ya da eylemin gerçekleşmesini gerektiren unsurlardır.

6. Karşılaştırma İlişkisine Dayalı Cümleler

En az iki varlık, kavram, durum veya olay arasındaki benzerlikleri ya da farklılıkları ortaya koymaya karşılaş­tırma denir. Karşılaştırma düşünceyi belirgin kılmak için sıkça başvurduğumuz bir yöntemdir. "En, daha, gibi, ise. kadar" karşılaştırmada kullanılan anahtar sözcük­lerdir.

Örnekler

  • Sözlük hazırlamanın en güç yanı sözcükleri anlam kayganlığından kurtarmaktır.
  • Onun öykülerini de okudum ama romanları kadar akıcı değildi.
  • Tevfik Fikret de Mehmet Âkif gibi nazmı nesre yak­laştırmıştır.
  • Salkım söğütlerin gölgesi, dik duran kavak ağacının- kinden daha serindir.
  • Halk şiirinin dili sade, divan şiirinin ise ağırdır.
  • Deneme yazarı, makale yazarı gibi anlattıklarını ka­nıtlamak zorunda değildir.

B. ANLATİM ÖZELLİKLERİNE GÖRE CÜMLELER

1. Nesnel Anlatımlı Cümleler

Kişisel duygu ve düşüncelerden arındırılmış; doğru­luğu veya yanlışlığı gözlem, araştırma ve deneylerle kanıtlanabilen cümlelerdir. Nesnel yargıların içeriği, iletisi kişiden kişiye değişmez.

Örnekler

  • Almanya'nın Berlin kentinde bir kooperatif "Devrilen Ağaçlardan Halk Kitaplığı Yapma Kampanyası" baş­lattı.
  • Nisan ve mayıs aylarında Doğu Anadolu Bölgesi'nde suların debisi artar.
  • 18 hikâyeden oluşan bu son eseri, 13 Eylül 2013'te basılmış.
  • UNESCO'nun 2013 yılını "Piri Reis'in Dünya Haritası'nı Anma Yılı1* ilan etmesiyle bir grup öğrenci, bu haritanın sergilendiği Topkapı Sarayı Müzesi'ni ziyaret etmiştir.

2. Öznel Anlatımlı Cümleler

Kişisel duygu, düşünce ve yorum içeren cümlelerdir, öznel anlatımlı cümlelerin doğruluğu - yanlışlığı kişiden kişiye değişir. Yani bu cümleler kanıtlanamayan yargı­lardır.

Örnekler

  • Diller, yeşerdikleri kültürle büyüyor, onunla zenginle­şiyor öyle ki dilin ölümüyle kültürler de yitip gidiyor.
  • İnsanı büyüleyen bu tablo karşısında herkes donup kalıyordu.
  • Uçsuz bucaksız bir dünyadır edebiyat, onun karan­lık, dipsiz kuyularına hiçbir sanatçı ulaşamaz.
  • Tiyatro eşsiz bir aynadır, insanoğlu bu aynada kendi­ni tüm yönleriyle gösterebilir.

3. Koşul - Sonuç İlişkisi İçeren Cümleler

Yargılardan biri, diğerinin gerçekleşme koşulunu (şartını) açıklayan cümlelerdir. Böyle cümlelerde koşul gerçekleşmezse yargı da gerçekleşmez.

Örnekler

Arabayı iki saat sonra geri getirmek üzere alabilirsin.
                                     Koşul                           Sonuç

Toplumun diliyle okura seslenirse bir sanatçı toplumun yüreğindeki teli titreten eserler yazar.

                                        Koşul                                                                        Sonuç

İyi bir yazar olmak, iyi bir okuyucu olmayı gerektirir.
      Koşul                                                   Sonuç       

İstediğin arabayı sana alırım ama benden başka bir şey istemeyeceksin artık.
                     Sonuç                                                         Koşul

 

Doğrudan Anlatıma Dayalı Cümleler

Aktarma söz içermeyen ya da başkasına ait bir sözün hiçbir değişikliğe uğratılmadan, söyleyen kişinin ağzın­dan çıktığı gibi yansıtıldığı anlatımlara doğrudan anla­tım denir. Alıntı içeren doğrudan anlatımlarda "dedi, demiş, diyor, der, dediği gibi" ifadeleri kullanılır.

Örnekler

  • Okumayı; televizyon izlemek, futbol oynamak gibi boş zamanlan dolduran eğlendirici bir iş olarak gör­müyorum. (Alıntı yok / Doğrudan anlatım)
  • "Rüyalan gerçekleştirmenin yolu, uyanıvermektir uy­kudan." demiş bir düşünür. (Başkasının sözünü de­ğiştirmeden aktarma / Doğrudan anlatım)
  • "En verimli yağmur alın teridir." demiş bir şair. (Baş­kasının sözünü değiştirmeden aktarma / Doğrudan anlatım)

Dolaylı Anlatıma Dayalı Cümleler

Başkasına ait bir sözün anlatıcı tarafından biçimce değiştirilerek aktanlmasına dolaylı anlatım denir. Do­laylı anlatımda aktarılan söz cümle olmaktan çıkar, söz öbeğine dönüşür. Ayrıca dolaylı anlatım cümlelerinde "-dığını, -eceğini" eklerini alan sözcüklerden sonra "söyledi, belirtti, iletti, açıkladı, bildirdi, ifade etti, anlattı..." yüklemleri kullanılır.

Örnekler

  • Ülkemizde; alanında uzman, yetişmiş, yetkin birçok çevirmenin olduğu söyleniyor.
  • Öykülerinde ağırlıklı olarak eski ile bağlarını kopar­mış, yeni ile de uyum sağlayamadığını ifade ediyor.
  • Bilim insanları iklimlerdeki değişimin önümüzdeki yıl­larda daha çok hissedileceğini vurguluyorlar.
  • Toplumla uzlaşmayan, çatışma halinde olan kişiler­den yönetici olamayacağını belirtmişti.

C. İLETTİKLERİ KAVRAM, DUYGU, DÜŞÜNCE VE DURUMLARA GÖRE CÜMLELER

1. Ön Yargı Bildiren Cümleler

Bir durum ya da kişi hakkında araştırma, inceleme yapılmadan edinilmiş olumsuz veya olumlu yargılara ön yargı denir. Böyle cümlelerde peşin hükümlülük söz konusudur.

  • Bakın göreceksiniz, bu yeni diziyi hiç kimse izleme­yecek.
  • Boşuna uğraşıyorsun, senin yaptığın yemek asla yenmez.
  • Herkes şahit olacak, bu şirket bir aya kalmaz iflas bayrağı çekecek.

2- Varsayım Bildiren Cümleler

Varsayım, gerçekleşmemiş bir eylemi ya da olmayan bir durumu bir an için olmuş gibi kabul etmektir. Bu tür cümleler "diyelim ki, farz et ki, düşünelim, tut ki, var­sayalım..." kalıplaşmış sözlerini içerir.

  • Şimdi Karadeniz'in kıyısında çiseleyen yağmur altın­da sohbet ettiğimizi düşünelim.
  • Tut ki bu yıl sınavda istediğin puanı aldın, hangi bö­lümü tercih edersin?
  • Diyelim ki bugün işimizi bitirdik yann ne yapacağız?
  • Şimdi çocukluğumuzda at koşturduğumuz yaylalar­da olduğumuzu farz edelim.

3- Olasılık (İhtimal) Bildiren Cümleler

Bir eylemin ya da durumun olumlu veya olumsuz bir biçimde gerçekleşeceğini kesinlik bildirmeden anlatan yargılardır. Bu tür yargılarda eylem, durum gerçekleşe­bilir de gerçekleşmeyebilir de.

  • Herhalde bu maçtan sonra küme düşmeyeceğiz.
  • Belki bu yıl il dışına tayin isteyecektir.
  • Önümüzdeki yıl bu şehre gelmeyebiliriz.
  • Galiba bu yıl kış daha sert geçecek.

4-Yakınma Bildiren Cümleler

Yakınma (şikâyet), bir kimsenin bir durumdan veya davranıştan duyduğu rahatsızlığı bir başka kimseye ak­tarmasıdır.

  • Herkes gölgede oturuyor, hiç kimse bana yardım et­miyordu.
  • Aldığı emanetleri geri getirmeyi hiç öğrenmedi ki!
  • Konuyu öğrenmek için hiçbiri özel bir çaba harca­mıyor.
  • Yayınevleri nitelikli eserleri okuyucularla buluştur­mak için titizce çalışmıyor ki!

5- Sitem Bildiren Cümleler

Sitem, bir kimseye davranışının veya sözünün üzün­tü, alınganlık, kırgınlık gibi duygular uyandırdığını öf­kelenmeden. yumuşak bir biçimde belirtmektir. Sitem sözleri, muhatabın yüzüne söylenir. Üçüncü kişilere an­latılan üzüntü, alınganlık veya şikâyetler yakınma olur.

  • Böyle bir günde yanımda olmayıp da ne zaman ola­caksın? (Sitem muhatabın yüzüne söyleniyor.)
  • Böyle bir günde yanımda olmadılar ki! (Yakınma -» Başkasına anlatılıyor.)
  • Düğüne giderken beni de çağıracaktınız hani! (Sitem)
  • Düğüne gitmiş de beni çağırmamış. (Yakınma)

6- Monotonluk (tekdüzelik) Bildiren Cümleler

Bir eylemin ya da durumun hiç değişmediğini bildi­ren yargılardır.

  • Okul hayatı aynı nakarat...
  • Askerler, her sabah bu sahada spor yaparlar.
  • Ben her gün bu otobüsle okula gidiyorum.

7- Aşamalı Durum Bildiren Cümleler

Bir eylemin ya da durumun olumlu veya olumsuz yönde yavaş yavaş değiştiğini bildiren cümlelerdir. Bu tür yargılarda "gittikçe, giderek, günbegün, her ge­çen gün, günden güne, gün geçtikçe..." sözleri aşa­malı durum bildiren anahtar kavramlardır.

  • Osmanlı günbegün toprak kaybediyor.
  • Bu konuyla ilgili bilgilerimiz her geçen gün artıyor.
  • Soğuklar yavaş yavaş başlıyor, yaylacılar göç için hazıılanıyordu.
  • Hava karardıkça kıyıda ağlaşanlar umudunu tüketi­yor.

8. Eşitlik ya da Eşitsizlik Bildiren Cümleler

Karşılaştırmaya dayalı yargıların bazılarında aynı oran belirttiği için eşitlik; bazılannda da farklı oran be­lirttiği için de eşitsizlik söz konusudur.

  • Elindeki elmayı ikiye böldü, yansını arkadaşına verdi. (Eşitlik)
  • Mirastan aslan payını en küçük kardeş almıştı. (Eşit­sizlik)
  • Yılın son derbisi de berabere sonuçlandı. (Eşitlik)
  • Gece ben beş saat nöbet tutmuştum, o ise iki saat nöbet tutmuştu. (Eşitsizlik)

Bazı yargılarda eşitlik veya eşitsizlik belirgin olma­yabilir.

  • Paylarına düşene ses çıkarmadılar.
  • Cevizleri çocukların yaşlarıyla orantılı olarak bölüş­türdü.

9. Hayıflanma ve Pişmanlık Bildiren Cümleler

Herhangi bir durum veya olayın gerçekleşmesinden veya gerçekleşmemesinden duyulan, üzüntüye, yazık­lanmaya hayıflanma denir. Pişmanlık, kişinin yaptığı bir işin yanlış veya uygunsuz sonuç verdiğini anlaması, buna üzülmesidir.

  • Yazık ki yaz geçti, geldi yine sonbahar. (Hayıflanma)
  • Bugün onlan yalnız bırakmamalıydım, onlar çok yal­vardı ama ben onları anlayamamışım. (Pişmanlık)
  • Gençliğimde birkaç yabancı dil öğrenmediğime ya­nıyorum. (Hayıflanma)
  • Böyle bir sonuçla karşılaşacağımı bilseydim, bu şir­keti açmazdım. (Pişmanlık)

10- Terk Edilmiş Alışkanlık Bildiren Cümleler

Kimi cümleler bir eylemin, durumun, davranışın, alış­kanlığın geçmişte kaldığını, artık yapılmadığını bildirir.

  • Önceleri aç karnına soğuk su içerdim.
  • O yıllarda çok iyi futbol oynuyormuş.
  • Gençliğimizde haftada bir toplanıp eğlenceler dü­zenlerdik.

11- Gerçekleşmemiş Beklenti - Niyet Bildiren Cümleler

İçinde bulunduğumuz zamandan önce gerçekleş­mesini beklediğimiz durumların ya da eylemlerin ger­çekleşemediğini bildiren cümlelerdir.

  • Zor günümüzde bize yardımcı olacağınızı sanmıştık, (gerçekleşmemiş beklenti)
  • Tam söyleyecektim; zil çaldı, öğretmen dışarı çıktı, (gerçekleşmemiş niyet)
  • Hani maaşını aldığında bana para verecektin? (ger­çekleşmemiş beklenti)
  • Herkes için güzel bir sürpriz hazırlamak istemiştim, (gerçekleşmemiş niyet)

12- Kanıksama Bildiren Cümleler

Bir duruma, olaya, davranışa çok tekrarlanması ne­deniyle alışmak, o durumdan etkilenmez hale gelmek kanıksamaktır.

  • Adana'nın sıcağına insanlar artık aldırış etmiyor.
  • Sınıftaki herkes onun boş konuşmalarına alışmıştı.
  • Hiç alışamayacağım sandığım bu iş ortamı ve arka­daşlar, bana artık yabancı gelmiyor.
  • Bu şehrin trafiği artık beni rahatsız etmiyor.

13- Yadsıma Bildiren Cümleler

Yadsımak; yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini söylemek yani inkâr etmektir.

  • Sınavda arkadaşına bakan bir öğrencinin. "Ben kop­ya çekmedim." demesi.
  • Kötü bir eyleme tanık olan birinin, "Ben hiçbir şey görmedim." demesi.
  • Sigara içen bir çocuğun babasına, "Ben mi sigara içmişim?" demesi, birer yadsıma örneğidir.

14- Saptama Bildiren Cümleler

Saptamak; bir şeyi belirgin kılmak, belirlemek, tespit etmek demektir. Başka bir ifadeyle mevcut bir durumu değerlendirmek, bununla ilgili tespitte bulunmaktır.

  • Ergenlik döneminde kişilerin geçirdiği bunalım veya bocalamalar, meslek seçimini de olumsuz yönde et­kiler.
  • Özdemir Asaf, okuyucusuna yoğun bir duyarlılıkla, çarpıcı sözcükler seçtiğini sezdirmeden, küçük dize­ler halinde şiirler sunar.
  • Çevremizde bulunan her malzeme ancak ustasının elinde değer kazanır.
  • Günümüz okuru, çok satılan kitaplara ilgi gösteriyor; kitaplann değerini kaliteleri değil, satış miktartan be­lirtiyor .

15- Farklı Durum ve Duygulan Bildiren Cümleler

  • Artık memleketim gözümde tütüyor, (özlem)
  • Bu yaz. tatilimizi Karadeniz Bölgesi'nde geçirmeyi düşünüyoruz. (Tasan)
  • Bu eserin okunmasını istiyorsan dilini biraz daha sa- deleştirmelisin. (Öneri)
  • Anlattığı fıkralara güle güle öldük. (Abartı)
  • Kış gelince köylünün eli böğründe kalır. (Çaresizlik)
  • Yağmur ana, tarlalara yeşil hırkalar örmüştü. (Düşsel öğelere yer verme)
  • Öğretmen yine zor bir sınav yaptı. (Eylemin en az iki kez yapılması)
  • Bu son romanında kahramanlar silik bir gölge gibi duruyor. (Olumsuz eleştiri)
  • Bugün sinemaya mı gitsek yoksa oturup evde kitap mı okusak? (Kararsızlık)
  • Her sabah erkenden kalkıp aynı yüzlerle karşılaş­mak, yeter artık! (Bıkkınlık)

16- İçerik (Öz / Konu) ile İlgili Cümleler

İçerik, bir cümlede ya da metinde anlatılmak istenen duygu ve düşüncedir. Herhangi bir anlatım için "Bunun konusu nedir?" veya "Bu metinde ne anlatılmakta­dır?" sorusunun cevabı içerikle ilgilidir.

  • Ömer Seyfettin, bazı öykülerinde Balkan Savaşları'nın acılarını ve yaşadıklarını anlatıyor.
  • Bu şiirinde yaşamdan duyulan mutluluk ve ölümün getireceği acı üzerinde durmuş.
  • Kiralık Konak'ta üç neslin çatışmasını aynntılı bir bi­çimde anlatmıştır.

17. Üslûp (Biçem) ile İlgili Cümleler

Üslûp bir yazarn, anlatıcının kendine özgü anlatım biçimi, tarzı, yöntemidir. Dilin kullanılma biçimi, sözcük seçimi, cümlelerin kuruluş biçimi, anlatımın akıcı, yalın, süslü ya da sürükleyici olması... üslûbuyla ilgili unsur­lardır.

  • Anılarını sürükleyici bir anlatımla, kısa ve yalın cüm­lelerle ele almış.
  • Halit Ziya ve Nurullah Ataç devrik cümlelere bolca yer vererek anlatımını monotonluktan kurtarmıştır.
  • O, kendinden söz ettiği bir sanatçıyı yargılayıp de­ğerlendirirken sözcük seçimine, bunlann kullanı­mına büyük bir özen göstererek okuyucunun ilgisini kamçılar.

D. ÖZLÜ SÖZLERİ (ATASÖZLERİ - ÖZDEYİŞLER) ANLAMA VE YORUMLAMA

Büyük bir yaşam tecrübesine dayanan, az sözle çok şey anlatan, insanlara yol gösteren, öğüt veren sözlere özlü sözler denir, özlü sözleri iki başlık altında incele­yebiliriz.

1. Atasözleri

Atalarımızın yıllarca süren deneyimlerini yansıtan, kısa, özlü, etkili ve öğüt veren sözlerdir. Atasözlerinin çok büyük bir kısmı mecazlı bir anlatıma, bilgece bir söyleyişe sahiptir. Anlatımı güçlendirmenin en etkili yol­larından biri atasözlerinden yararlanmaktır. Atasözleri­nin birçoğunda sözcükler mecaz anlamlarıyla simgesel olarak kullanılır. Aşağıda bazı atasözleri anlamlarıyla verilmiştir.

  • "Abanın kadri yağmurda bilinir." Bu söz, "Bir şeyin gerçek değeri ona çok gereksinim duyulduğunda or­taya çıkar." anlamı taşımaktadır.
  • "Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır." (Bilgili in- sanlann olmadığı bir yerde az bilgili olan kişi büyük bilgiçlik taslar.)
  • "Bir baş soğan bir kazanı kokutur." (Kötü bir kimse, kötü bir söz ya da davranış, bir topluluğun uyumunu bozar.)
  • "Eğreti ata binen tez iner." (Başkasından geçici ola­rak alınan araçlarla iş yürümez.)
  • "Her ağaç kökünden kurur." (Bir toplumun dayandığı temel bozulursa, çürürse o toplum çöker, yok olur.)
  • "İki kaptan bir gemiyi batırır." (Bir işin iki yöneticisi olmaz, olursa o iş yürümez.)
  • "iki karpuz bir koltuğa sığmaz." (İnsan iki önemli işi aynı anda yapamaz.)

2. Özdeyişler

İlk söyleyenleri ya da yazarları bilinen, kısa, güzel ve özlü sözlere özdeyiş denir. Atasözleri ile özdeyişlerin özellikleri birbirine benzer. Ancak atasözleri halkın or­tak ürünüyken (anonim) özdeyişler belli kişilerin ortaya koyduğu ürünlerdir. Aşağıda bazı özdeyişler ve söyle­yeni birlikte verilmiştir.

  • İki türlü akıl noksanlığı vardır: biri delilik, biri cahillik. (Platon)
  • Dost dilinden tatlı bal bulamadım. (Pir Sultan Abdal)
  • Felsefe düşüncenin mikroskobudur. (Victor Hugo)
  • Erdemin kendisi bile iftiraya uğrar. (Shakespeare).
  • Ne mutludur o kişi ki yoldaşı haset değildir. (Mevlana)
  • Haksızlıklara baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar. (Hz. Ali)
  • İnsan, ölüm üstünde durmadan yaşamanın tadına varamaz. (S. Eyüboğlu)
  • Yemiş gibi güzel şiir de yavaş yavaş olgunlaşır. (Alain)

E. CÜMLE TAMAMLAMA VE OLUŞTURMA

1. Karışık Olarak Verilen Cümle Parçalarının Sıraya Konması

Bazı sorularda cümleyi oluştururken sözcükler, söz grupları numaralandırılarak kanşık bir şekilde verilir. Bu parçacıklarla anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturmamız istenir.

Bu tür sorulan çözerken şu özelliklere dikkat et­mek gerekir

  • Önce yüklem olacak sözcük ya da söz öbeği bulunur ve sona getirilir.
  • Yüklemden sonra özne bulunur.
  • Daha sonra yükleme sorulacak "ne, neyi. nerede, ne zaman, nasıl, ne kadar, neyle..." sorularıyla diğer öğeler bulunur; önem ve görevine göre bu öğeler de sıralanır.

Örnek

I.Güllerin güzel kokusunu

II.bulunduğumuz odaya

III.sabah yeli

IV.dolduruyordu

V.zaman zaman

Yukarıda verilen sözlerle anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturmaya çalışalım:

  1. Numaralanmış sözlerden "dolduruyordu" yüklem olmaya uygundur.
  2. "Dolduran ne?" sorusuna "Sabah yeli" cevabı alı­narak özne oluşturulur.
  3. "Neyi dolduruyordu? sorusuna "güllerin güzel ko­kusunu" cevabı alınarak nesne oluşturulur.
  4. "Nereye dolduruyordu?" sorusuna "bulunduğu­muz odaya" cevabı alınarak dolaylı tümleç oluş­turulur.
  5. "Ne zaman dolduruyordu?" sorusuna "zaman za­man" cevabı alınarak zarf tümleci oluşturularak cümle tamamlanır.

(I) Sabah yeli (II) güllerin güzel kokusunu (III) bulun­duğumuz odaya (IV) zaman zaman (V) dolduruyordu.

2. Eksik Cümle Tamamlama

Bazı sorularda eksik bırakılmış bir cümle verilir ve cümlenin anlamlı bir şekilde ya da soru kökünde be­lirtilen özelliklere göre tamamlanması istenir. Bu tür soruları doğru çözebilmek için seçeneklerdeki ifadeleri çok iyi incelemeli, boş bırakılan yere veya yerlere hem anlam hem biçim bırakmadan en uygun sözleri seçip yerleştirmeliyiz.

Örnek

Hemen her anne ve babanın, çocuk kanallarını yer yer bebek bakıcısı gibi — göz önüne aldığımızda çocuklan televizyon izleme — uzaklaştırmanın zor­luğu daha iyi anlaşılır.

Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağı- dakilerden hangileri getirilmelidir?

A)önemsediğini - bağımlılığından

B)kullandığını - alışkanlığından

C)bulunduğunu - sorunundan

D)düşündüğünü - amacından

E)benimsediğini - eğiliminden

Çözüm

Seçeneklerde verilen sözleri boş bırakılan yerlere sı­rasıyla getirerek cümleyi hem anlam hem de biçim bakımından tamamlamaya çalıştığımızda B seçene­ğinde verilen sözcüklerin en uygun olduğunu göre­biliriz:

"Hemen her anne ve babanın, çocuk kanallarını yer yer bebek bakıcısı gibi kullandığını göz önüne aldı­ğımızda çocukları televizyon izleme alışkanlığından uzaklaştırmanın zorluğu daha iyi anlaşılır.

Cevap B dir.

Örnek

(I) Cumhuriyet Dönemi roman ve öykümüzün konu haritası içinde toplumsal yaşamımızdaki değişim ve dönüşümler önemli bir yer tutar. (II) Roman ve öy­kümüzün çevresi genişlerken içeriği de siyasal ve toplumsal bir nitelik kazanmıştır. (III) Atatürk devrim­leriyle amaçlanan girişimler romana konu olur. (IV) Konulan farklı bir yöntemle ele almaya başlar yazar­lar. (V) Toplumunu, bugününü aydınlatabilmek için geçmişe yönelenler olur.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisin­de "amaç - sonuç" ilişkisi söz konusudur?

A) I. B) II. C) III. D) IV. E)V.
Çözüm
                Yargılarından biri diğerinin amacı olan cümlelerde amaç - sonuç ilişkisi vardır. Amaçlar hedef konu­mundadır yani ulaşılmak istenen sonuçtur. Bu açı­dan değerlendirildiğinde I, II, III ve IV. cümlelerde amaç - sonuç ilişkisi yoktur. V. cümlede ise "toplu­munu, bugününü aydınlatabilmek" amaç, "geçmişe yönelmek" sonuç durumundadır.   Cevap E dir.

“Venüs ve Dünya, Güneş sisteminde birbirine en çok benzeyen iki gezegendir.”

Bu cümleden, aşağıdakilerin hangisine kesin ola­rak ulaşılabilir?

A)Güneş sisteminde Venüs ve Dünya'dan başka gezegen incelenmemiştir.

B)Venüs, Dünya'ya yakın mesafede olan gezegen­lerden biridir.

C)Güneş sisteminde biıtoirine benzeyen başka ge­zegenler de vardır.

D)Birbirine en çok benzeyen gezegenler, Güneş sisteminde bulunmaktadır.

E)Dünya'ya Venüs kadar benzeyen gezegenler. Güneş sisteminin dışındadır.

Çözüm

Bu tür sorularda verilen cümlelerin iletisi iyice kavranmalıdır. Bu iletiden "kesin olarak hangi sonuca varılacağına dikkat edilmelidir. Olasılıkla çıkarıla­bilecek sonuçlar, cevap olamaz. Buna göre verilen cümle ile seçenekler değerlendirildiğinde C seçeneğindeki yargıya kesin olarak varılabilir. Çünkü "Gü­neş sisteminde birbirine en çok benzeyen iki geze­gen Venüs ve Dünya'dır." Demek ki bu sistemde birbirine benzeyen başka gezegenler de vardır.    Cevap C dir.

“”Başımdan geçen kimi olayların öyküsünü yazarken olayların yeniden, hem de zamanında ayrımına vara­madığım yönleriyle yaşamın, küçümsenir bir mutlu­luk olmadığını söylemeliyim.

Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle aynı anlam­dadır?

A)Öykülerimi oluşturmak için, yaşadığım olayları bir süre sonra hatırlamak zorunda olduğumu hiç unutmam.

B)Başımdan geçen olayları, yapıtlarımda anlatırken olaylara yeni bir görünüm kazandırmaya çalışırım.

C)Kimi olayların incelikleriyle yansıtılmasının, yazar­lığa özgü bir nitelik olduğunu düşünüyorum.

D)Yaşadığım kimi olayları sonradan öyküye dönüş­türürken onların fark edemediğim yanlarını tekrar yaşamak bana mutluluk veriyor.

E)Kimi olayları yaşarken duyduğum üzüntüleri, sı­radan olayları yazarken mutluluğa dönüştürürüm.

Çözüm

Verilen cümlede yazar, anılarını öykü biçiminde ya­zarken olayları yeniden ve değişik biçimde yaşadı­ğını, bundan çok büyük zevk aldığını ve bunun da önemli bir mutluluk kaynağı olduğunu söylüyor. D seçeneğinde verilen cümlede de olayların fark edilmeyen yanlarıyla yeniden yaşandığında bunun mutluluk verdiğinden söz edilmiştir. A, B, C ve E se­çeneklerinde verilen cümleler, soru kökündeki cüm­leyle eş anlamlı değildir. Cevap D dir.

Örnek

Aşağıdaki yargılardan hangisi dolaylı anlatıma örnek olabilir?

A)İnsanlar arasında sosyal bağlar kurulabilmesi için herkesin çaba harcaması gerekir.

B)Yaşamım boyunca birçok yanılgıya düştüm, çok acı çektiren işler yaptım ama hiçbirinden pişman değilim.

C)Son yıllarda sık sık duyduğumuz "Ekolojik denge bozuluyor." sözü sanırım hepimizin tüylerini di­ken diken ediyor.

D)Doğasever bir dostum: "Dağlar avcılara küstü. Avcılar artık keklik, bıldırcın, sülün bulamaya­cak." dedi.

E)Genç araştırmacı büyük bir heyecanla konusunu anlatmış, dinleyicilere bir daha böyle doğa fela­ketlerinin olmayacağını söylemişti.

Çözüm

Başkasına ait sözlerin anlatıcı tarafından biçimce de­ğiştirilerek aktarılmasına dolaylı anlatım denir. Dolaylı anlatım örneklerinde "-dığını, -eceğini" eklerini alan sözcüklerden sonra "söylemek, belirtmek, ifade et­mek..." eylemleri kullanılır. Bu özellikleri E seçeneğindeki cümlede görmek mümkündür.  Cevap E dir.

Örnek

Aşağıdaki cümlelerin hangisi öznel bir yargıdır?

A)Yunus Emre'nin bu şiirinde "bulut"un gizli gizli ağlamasından söz edilerek buluta insan niteliği verilmektedir.

B)Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bu şiirlerinde doğa­daki nesnelerin özellikleri insanlar için kullanıl­mıştır.

C)Faruk Nafiz Çamlıbel'in, "Han Duvarları'nda bir­çok kez kişileştirmeye başvurduğu görülmektedir.

D)Ahmet Haşim'in "Sonbahar" şiirindeki kişileştir­me de çok ilgi çekicidir.

E)Behçet Necatigil'in bu dizelerinde sokaklar için "gülümseyen" sözcüğü kullanılarak kişileştirme yapılmıştır.

Çözüm

A. B, C ve E'deki yargılar "bana göre, bence" anla­mı taşımadığı için nesneldir. Yani bu yargıların anlamı herkese göre aynıdır, kişiden kişiye değişmemektedir. D'deki yargıda ise         şiirinin "çok ilgi çekici" görüşüne yer verilmiştir. Cevap D dir.

 

 

 

 

 

 


 

 

 

Test Çöz