Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler

      
 Şiir; zengin sembollerle, ritimli sözlerle seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebi bir anlatım biçimidir.
Zihniyet terimi ile bir dönemdeki sosyal, siyasi, idari, adli, askeri, dini güçlerin sivil toplum örgütlerinin, ticari hayatın, eğitim etkinliklerinin birlikte oluşturdukları ortam ve bunların hiçbirine indirgenemeyen duy­gu, anlayış ve zevk bütünü kastedilmektedir.
      Her sanat eseri yazıldığı dönemin izlerini taşır. Sanatçılar da sosyal bir çevre içerisinde yaşarlar ve içinde yaşadıkları sosyal ve kül­türel olaylardan etkilenirler. Şiirlerinde için­de yaşadıkları çağın zihniyetini yansıtırlar.
      Şiirlerde yazıldığı dönemin dil ve dil bil­gisi kurallarının izleri de görülür. Şiir tahlili yapılırken, şiirin anla­mını kavrayabilmek için o dönemin zihniyeti ile ilgili özellikleri de bilmek gerekir.
ŞİİRDE YAPI
     Edebiyatta duygu, düşünce ve izlenimler ya cümleler hâlinde ya da ölçülü uyaklı di­zeler hâlinde anlatılır.
      Genel anlamda duygu, düşünce ve ha­yallerin ölçülü, uyaklı dizeler hâlinde örül­müş biçimine nazım denir. Nazım, anlam ve ses kaynaşmasından oluşan birimlerin birleşmesiyle meydana gelmiştir. Kimi tek dizeden, kimi iki, üç ya da dört dizeden meydana gelmiştir. Bu küçük birimler şiir­de yapıyı oluşturur. Nazımda (şiirde) kendi arasında anlam bütünlüğü taşıyan en küçük bölüme nazım birimi denir.
      Duygu ve düşüncelerin anlamı nazım birimi içerisinde tamamlanır. Halk şiirinde nazım birimi dörtlük, Divan şiirinde beyit­tir. Çağdaş Türk şiirinde ise dize, nazım bi­rimi olarak kullanılmaktadır.
       Türk edebiyatında kullanılan nazım birimleri şunlardır:
Dize (mısra): Şiirin her bir satırına dize (mısra) denir. Duygu ve düşünceler en yalın biçimde dizede dile getirilir.
"Ben gidersem sazım sen kal dünyada"
"Uzun ince bir yoldayım"
Âşık Veysel
"Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden"
Ahmet Haşim
Bir şiirin en güzel dizesine "mısra-ı berceste" (güzel mısra) adı verilir. Mısra-ı bercesteler kolay ezberlenen dizelerdir.
"Geçmiş zaman olur ki hayali cihana değer"
Hayâli
"Baki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş"
Baki
Sözlerinin her biri güzel dizeye örnek gösterilebilir.
Öte yandan hiçbir nazıma bağlı olmayan ve tek dizeden meydana gelen nazımlar da vardır. Bunlara da "âzâde mısra" denir.
 
"Güleriz ağlanacak hâlimize"
Tevfik Fikret
"Türkçe ağzımda annemin sütüdür."
Yahya Kemal Beyatlı
Beyit: Aynı ölçüyle söylenmiş aralarında anlam bütünlüğü bulunan iki dizeye beyit (ikilik) denir. Klasik Türk şiirinde nazım birimi olarak beyit kullanılmıştır.
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası
 
Dostunun yüz karası düşmanının maskarası
Mehmet Akif Ersoy
 
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Muhibbi "Kanuni"
 
Klasik Türk şiirinde hiçbir nazıma bağlı olmayan tek beyitten meydana gelen nazımlar da vardır. Bunlara müfret denir. Müfrette dizeler kendi aralarında uyaklı olabileceği gibi uyaksız da olabilir. Dizeler uyaklı olursa musarra adını alır.
Aşkı olmayan gönül
Misali taşa benzer
Taş gönülde ne biter
Dilinde ağu tüter
Yunus Emre
İncecikten bir kar yağar
Tozar elif elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer elif elif diye
                Karacaoğlan
Dörtlük: Dört dizeden oluşan nazım birimine dörtlük denir. Duygu ve düşüncelerdeki anlam dört dize içerisinde tamamlanır. Ulusal edebiyatımızın nazım birimidir. Bu nedenle İslâmiyet öncesi dönemden başlayarak Halk ve Tasavvuf edebiyatlarında nazım birimi olarak çokça kullanılmıştır.
Bent: Üç ve daha fazla dizeden oluşan nazım birimine bent denir. Bent nazım birimi edebiyatımıza Batı edebiyatının etkisiyle girmiştir. Klasik şiirimizde bent nazım birimi çok az kullanılmıştır.
Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil
Ruhum acısından bunu bildi.
                               Ahmet Haşim
 
Mavi bir gölge uçtu pencereden
Baktım: âvâre bir küçük kelebek
Yaramaz kim bilir geldi nereden
                               Ali Canip Yöntem
 
Nazım biçimi: Nazım biçimi bir şiirin dış yapısıdır. Nazımda dizelerin kümelenişi, ölçüsü ve uyak düzenine göre aldığı biçimdir. Türk şiirinde kullanılan nazım biçimleri şöyle kümelenebilir:
1- Halk şiiri nazım biçimleri: Koşma, semai, mani, ilahi, türkü vb.
2- Klasik Türk şiiri nazım biçimleri: Gazel, kaside mesnevi, müstezat, terkib-i bendj terci-i bend, rubai, murabba, şarkı, tuyuğ.
3- Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatı nazım biçimleri: Serbest nazım, sone, terza-rima vb.
A- İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
  • MS VIII. yüzyıla gelinceye kadar Türklerin henüz yazıyı kullanmadıkları dönemdeki edebiyattır.
  • Bu dönem edebiyatı, sözlü olarak üretilmiş ve kulaktan kulağa yayılarak varlığını sürdürmüştür.
  • Bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde ("kopuz" adı verilen sazla) dile getirilmiştir.
  • Ölçü, ulusal ölçümüz olan "hece" ölçüsüdür.
  • Nazım birimi "dörtlük"tür.
  • Dönemine göre arı (sade) bir dili vardır.
  • Dizelere genel olarak yarım uyak hâkimdir.
  • Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir.
  • Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve eski kaynak Kaşgarlı Mahmut'un "Divan-ı Lügat-it Türk" adlı eseridir.
 
Kullanılan Nazım Biçimleri:
Koşuk
  • "Sığır" denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir.
  • Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir.
  • Bu tür daha sonra Halk edebiyatında "koşma" adıyla anılmıştır.
 
Sagu
  • "Yuğ" adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.
  • Divan edebiyatında "mersiye", Halk edebiyatında "ağıt" ismini almıştır.
 
Sav
  • Dönemin özlü sözleridir.
  • Bugünkü atasözlerinin ilk biçimi niteliğindedir.
 
Destan
  • Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım türüdür.
B) İSLAMİ DEVİR TÜRK EDEBİYATI
1) TÜRK HALK EDEBİYATI
  • İslamiyet öncesinden günümüze kadar kesintisiz gelen bir edebiyattır.
  • Halk içinde yetişmiş ozanların icra ettiği bir edebiyattır.
  • Temelinde sözlü bir gelenek vardır.
  • Dili sadedir.
  • Dörtlük ve yarım kafiye esastır.
  • Hece ölçüsü kullanılmıştır.
  • Halkın dertlerini, sevinçlerini, her türlü duygularım işlemektedir.
  • Koşma, destan, semai, varsağı, mani, ağıt, türkü, bilmece, atasözü, devriye, şathiye, ilahi, rfeme gibi' çeşitli nazım şekilleri vardır.
Kendi arasında :
  1. Âşık Tarzı Halk Edebiyatı
  2. Anonim Halk Edebiyatı
  3. Dini-Tasavvufi Halk Edebiyatı olmak üzere üçe ayrılır.
 
a) Âşık Tarzı Halk Edebiyatı :
  • İslamiyet'ten önce başlamıştır.
  • Bu edebiyatı genellikle "âşık" adı verilen ozanlar, sazlarıyla yazdıklarını besteleyip köy köy dolaşarak icra etmiştir.
  • Hece ölçüsü kullanılmıştır.
  • Dili sadedir
  • Nazım birimi dörtlüktür, yarım kafiye kullanılmıştır.
  • Son dörtlükte şairin mahlası (adı) kullanılır.
  • Aşk, ölüm, gurbet, ayrılık konuları sıklıkla işlenmiştir.
  • Coşkulu, lirik bir söylenişi vardır.
 
Kullanılan Nazım Biçimleri:
Koşma
  • Âşık edebiyatında en çok sevilen ve kullanılan nazım şeklidir.
  • Dört dizeli bentlerden oluşur.
  • Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
  • 11’li hece ölçüsüyle (6+5 ya da 4+4+3 duraklı olarak) yazılır/söylenir. 4+3 ve 4+4 kalıbıyla söylenmiş koşmalar da vardır.
  • Şair son dörtlükte mahlâsını söyler.
  • Uyak düzeni  abab cccb dddb...  şeklindedir. İlk dörtlüğün uyak düzeni xbxb ya da aaab şeklinde de olabilir.
  • Koşmalar genellikle lirik konularda söylenir.
  • Aşk, güzellik, tabiat, sevgi vb konular işlenir. 
  • Koşmalar konularına göre güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt gibi nazım türleri içerir.
  • Karşılıklı konuşma (dedim-dedi) biçiminde olan koşmalar da vardır.
  • Ziyadeli koşmalara ayaklı koşma denir: ab(b)ab(b)  cccb(b)  dddb(b) ...
  • Önemli koşma şairleri Köroğlu, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Gevherî, Erzurumlu Emrah, Âşık Ömer.
Örnek:
ELÂ GÖZLÜM BEN BU İLDEN GİDERSEM
 
Elâ gözlüm ben bu ilden gidersem
Zülfü perişanım kal melûl melûl
Kerem et aklından çıkarma beni
Ağla göz yaşını sil melûl melûl
 
Yiğit, ey sevdiğim sen seni gözet
Karayı bağla da beyazı çöz at
Doldur ver bâdeyi, bir dahi uzat
Ayrılık şerbetin ver melûl melûl
 
Elvan çiçeklerden sokma başına
Kudret kalemini çekme kaşına
Beni unutursan doyma yaşına
Gez benim aşkımla yâr melûl melûl
 
Karac'oğlan der ki, ölüp ölünce
Ben de güzel sevdim kendi halimce
Varıp gurbet ile vâsıl olunca
Dostlardan haberim al melûl melûl
                                            KARACAOĞLAN
Güzelleme: İnsan ve doğa sevgisinin lirik bir edayla işlendiği koşmalara denir. (Kara-caoğlan)
Koçaklama: Savaş, yiğitlik, kahramanlık gibi konuları işleyen koşmalara denir. (Da-daloğlu ve Köroğlu)
Ağıt: Ölen kişinin arkasından duyulan acının ve onun iyiliklerinin işlendiği koşmadır.
Taşlama: Toplumun veya bireylerin aksayan yönlerini eleştiren koşmalara denir. (Seyranı)
 
Varsağı
  • Toros Dağları ve Adana civarında yaşayan "VARSAK" boylarının söyledikleri türkülere denir.
  • Kafiye düzeni koşma gibidir.
  • 4+4 şeklinde 8'li ölçüyle söylenir.
  • "BRE, BEHEY, HEY" nidaları sıklıkla kullanılmıştır.
  • En az 3, en fazla S dörtlüktür.
  • Konu olarak hayattan ve talihten şikâyet gibi konular işlenir.
Semai
  • Aruzla ve heceyle yazılan olmak üzere iki türlü semai vardır.
  • Heceyle yazılanlar koşmaya benzer.
  • Tek fark dizelerin hece sayısıdır.
  • Semai sekizli kalıpla yazılır.
  • Kendine özgü bir ezgiyle söylenir.
  • Dörtlüklerden oluşur.
  • Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
  • Uyak düzeni aynıdır.
  • Sevgi, güzellik, ayrılık ve doğa konularını işler.
  • Karacaoğlan ve Erzurumlu Emrah bu alanda meşhurdur. ,
  • Koşmadan ezgisi, dörtlük sayısı ve ölçüsü bakımından ayrılır.
BANA KARA DİYEN DİLBER
 
Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi
 
Güzel, ben seni isterim
Seni koynumda beslerim
Yüzünü, güzel, göreyim
Zülüfün kara değil mi
 
Boyun uzun, belin ince
Yanakların olmuş gonca
Salıverirsin kolunca
Beliğin kara değil mi
 
Utanırım akar terim
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi
 
Beni kara diye yerme
Mevlâ'm yaratmış, hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir, kara değil mi
 
Hind'den, Yemen'den çekilir
İner Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi
 
Göllerde kuğular olur
Göğüs ak, kara benlidir
Mısır'da çok zengin vardır
Kölesi kara değil mi
 
Pınara konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arab beyinin
Çadırı kara değil mi
 
İller de konup göçerler
Lâle sünbülü biçerler
Ağalar, beyler içerler
Kahve de kara değil mi
 
Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar
Sünbül de kara değil mi
 
Karac'oğlan der, inşallah
Görenler desin maşallah
Kara donlu Beytullah
Örtüsü kara değil mi
                        KARACAOĞLAN
Destan
6+5'li hece ölçüsüyle söylenir.
Halk edebiyatının en uzun nazım biçimidir.
Kendine özgü bir söylenişi vardır.
Kafiye düzeni koşma ile aynıdır.
Ayaklanma, kıtlık, savaş, hastalık gibi toplumsal konular işlendiği gibi bireysel konuların işlendiği destanlar da vardır.
Dörtlük sayısında sınırlama yoktur.
b) Anonim Halk Edebiyatı:
  • Belli bir sahibi yoktur. Halkın ortak malı olan ürünlerden oluşur.
  • Dili sade, akıcı bir halk Türkçesidir.
  • Şiirlerde hece ölçüsünün 7'li, 8'li, 11'li kalıpları ağırlıklı olarak kullanılır.
  • Şiirlerinin nazım birimi dörtlüktür.
  • En çok yarım kafiye kullanılmıştır. Bazı manilerde cinastı kafiye görülür.
  • Ölüm, aşk, tabiat sevgisi, ayrılık acısı, özlem, yiğitlik, toplumsal aksaklıklar gibi konular işlenir.
  • Sözlü geleneğe dayanır.
Kullanılan Nazım Biçimleri:        
Türkü
  • Kendine özgü bir ezgi ile söylenen nazım biçimidir.
  • Genellikle anonimdir, yazarı bilinenleri de zamanla halka mal olmuştur.
  • Aşk, tabiat, ayrılık, hasret, gurbet, sevgi, güzellik gibi konular işlenir.
  • Türküler 8'li (4+4) veya 11'li (4+4+3) hece ölçüsüyle söylenir.
  • Türküler iki bölümden oluşur.
1- Bent: Türkünün asıl sözlerinin bulunduğu bölümdür.
2. Kavuştak: Her bendin sonunda tekrarlanan bölümdür. Nakarat ya da bağlama adı da verilir.
Mani
  • Hecenin 7'li kalıbıyla söylenir.
  • Bir dörtlükten oluşur.
  • Uyak düzeni aaxa şeklindedir.
  • İlk iki dize doldurmadır. Asıl konu son iki dizededir.
  • Konu sınırlaması yoktur.
  • Düz mani, kesik mani, yedekli mani ve cinaslı mani gibi türleri vardır.
 
Örnek
Bre ağalar bre beyler
Ölmeden bir dem sürelim
Gözümüze kara toprak
Dolmadan bir dem sürelim
A man hey A ilahım aman
Ne aman bilir ne zaman
Üstümüzde çayır çemen
Bitmeden bir dem sürelim
Buna felek derler felek
Ne aman bilir ne dilek
Âhir ömrümüze helak
Etmeden bir dem sürelim
Karacaoğlan der canan
 Güzelim sözüme inan
Bu ayrılık bize heman
 Ermeden bir dem sürelim
Karacaoğlan
Gönül gurbet ele çıkma
Ya gelinir ya gelinmez
Her dilbere meyil verme
Ya sevilir ya sevilmez
Yöğrüktür bizim atımız
Yardan atlattı zatımız
Gurbet ilde kıymatımız
Ya bilinir ya bilinmez
Bahçemizde nar ağacı
Kimi tatlı kimi acı
Gönüldeki dert ilacı
Ya bulunur ya bulunmaz
Deryalarda olur bahri
Doldur ver içem zehri
Sunam gurbet elin kahrı
Ya çekilir ya çekilmez
Emrah der ki düştüm dile
Bülbül figan eder güle
Güzel sevmek bir sarp kale
Ya alınır ya alınmaz
Erzurumlu Emrah
Sana derim sana söngün Erzincan
Hani eyvan köşkün şirli otağın
Aldın kucağına nice yüz bin can
İnsan körhanesi taşın toprağın
Ne civanları eyledin türâb
Bülbülün yerinde çağırır gurâb
Çarşın pazarların hep olmuş harâb
Solmuş gazel dökmüş bostanın bağın
Gülşen bağlarına baykuşlar konmuş
Köşk ü sarayların haraba dönmüş
Nice yuvaların ocağı sönmüş
Çağlar hazin hazin Fırat ırmağın
 
Yârim İstanbul'u mesken mi tuttun,
Gördün güzelleri beni unuttun,
Sılaya gelmeye yemin mi ettin.
Gayri dayanacak özüm kalmadı.
Mektuba yazacak sözüm kalmadı.
Yârim sen gideli yedi yıl oldu,
Diktiğin fidanlar meyveye geldi,
Seninle gidenler sılaya döndü.
 
Gayri dayanacak özüm kalmadı,
Gençlik elden uçtu gitti, gelmene lüzum kalmadı
 
Ninni
  • Annelerin çocukları uyutmak için belli bir ezgiyle söylediği sözlü edebiyat ürünleridir.
  • 7'li, 8'li ve i'lu hece ölçüsüyle söylenir.
    Genellikle dörtlüklerden oluşur.
 
c) Piri-Tasavvufi Halk Edebiyatı (Tekke Edebiyatı) :
  • Hece ölçüsü ağırlıklıdır, az da olsa aruz ölçüsü kullanılmıştır.
  • Yarım uyak ve redif sık kullanılmıştır.
  • Tasavvuf terimlerinin dışında dil, halkın anlayabileceği nitelikte ve sadedir.
  • Saz eşliğinde söylenenler de vardır.
  • Allah sevgisi, nefsin öldürülmesi, insan sevgisi, ölüm, Allah'a varış yolları, tasavvuf ilkeleri temel konularıdır.
  • Coşkuludur, genellikle didaktik şiirlerden oluşur.
  • Nazım birimi dörtlüktür ancak beyitle oluşturulmuş türler de vardır.
Kullanılan Nazım Türleri:
 İlahi
Tekke edebiyatının ana nazım türüdür.
Bu türün en büyük ustası Yunus Emre'dir.
 
Örnek
Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni
Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni
Aşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seni
Aşkın şarabından ı'çem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seni
Sufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seni
Eğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seni
                  Yunus Emre
Nefes
 
Bektaşî şairlerinin yazdıkları tasavvufî şiirlerdir.
Nefeslerde genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut (varlığı birliği) kavramı anlatılır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammet ve Hz: Ali için övgüler de söylenir.
Nefeslerde kalenderane ve alaycı bir üslûp göze çarpar.
Edebiyatımızda Pir Sultan Abdal nefesleriyle ünlüdür.
Söz: Şah Hatayi ( Şah İsmail)
Hay Hay, Dost Nenni, Has Nenni, Şah Nenni
Ezel Bahar Olmayınca
Kırmızı Gül Bitmez İmiş
Kırmızı Gül Bitmeyince
Sefil Bülbül Ötmez İmiş
 
Doost
Bülbüller Gelir Ötmeye
Güle Sarılıp Yatmaya
Bağıban Gülü Satmaya
Gül Kadrini Bilmez İmiş
 
Gel Ey Bağban Satma Gülü
Haramdır Parası Pulu
Ağlatma Sefil Bülbülü
Gözyaşını Silmez İmiş
 
Yılda Bir Gün Ziyan Olur
Dost Yoluna Talan Olur
Bazı İnsan Hayvan Olur
Hayvan Adem Olmaz İmiş
 
Dooost
Şah Hatayi'm Ölmeyince
Tenim Turab Olmayınca
Dost Dosttan Ayrılmayınca
Dost Kadrini Bilmez İmiş
                       Derleyen: Sabahat Akkiraz
Güzel âşık çevrimizi
Çekemezsin demedim mi?
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi?
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi?
Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük devlettir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi?
Çıkalım meydan yerine
Erelim Ali sırrına
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi?
Âşıklar kara bahtlı olur
Hakkın katında kutl'olur
Muhabbet baldan tatlı olur
Yiyemezsin demedim mi?
                    Pir Sultan Abdal
Nutuk
Tekke edebiyatında pirlerin ve mürşitlerin, tarikata yeni giren müritleri bilgilendirmek tarikat derecelerini ve tarikat adabını öğretmek amacıyla söyledikleri didaktik şiirlerdir.
Evvel tevhit sürer mürşit dilinden
Erişir canına fazlı Huda'nın
Kurtulursun emarenin elinden
Erişir canına fazlı Huda'nın
 
İkincide verir lafzatu'llahı
Onda keşfederler sıfatu'llahı
Hasenat yeter der eder günahı
Erişir canına fazlı Huda'nın
 
Üçüncüde yâ Hû ismini oku
Garip bülbül gibi durmayıp şakı
Kendi vücudunda bulagör Hakk'ı
Erişir canına fazlı Huda'nın
 
Dördüncü esmaya nail olasın
Ene'l Hak sırrına vakıf olasın
Dahi ölmezden sen evvel ötesin
Erişir canına fazlı Huda'nın
 
Gel imdi sen dahi şeyhin haline
Karışasın evliyanın yoluna
Dalaşın sen âb-ı hayat gölüne
Erişir canına fazlı Huda'nın
Devriye
Evrendeki canlı cansız her şey Allah'tan gelmiştir, yine Allah'a dönecektir. Bu felsefeyi yansıtan şiirlere Tekke edebiyatında devriye denilmiştir.
Şathiye
  • Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir.
  • İnançlardan alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir.
  • Görünüşte saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği anlaşılır.
  • Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerinde rastlanır.
  • Bu türün en tanınmış şairi Kaygusuz Abdal'dır.
  • 8'li hece ölçüsüyle söylenir, 7 ve 11'li de olabilir.
  • Fanilik, Allah sevgisi, nefsin öldürülmesi temel konusudur.
Eşrefoğlu al haberi
Bahçe biziz bağ bizdedir
Biz de mevtanın kuluyuz
Yetmiş iki dil bizdedir
 
Erlik midir eri yormak
Irak yoldan haber sormak
Cennetteki ol dört ırmak
Coşkun akan sel bizdedir
 
Âdem vardır cismi semiz
Abdes alır olmaz temiz
Halkı dahleylemek nemiz
Bilcümle vebal bizdedir
 
Biz erenler gerçeğiyiz
Has bahçenin çiçeğiyiz
Hacı Bektaş köçeğiyiz
Edep erkan yol bizdedir
 
Kuldur Hasan Dede'm kuldur
Manayı söyleyen dildir
Elif hakka doğru yoldur
Cim ararsan dal bizdedir
Eşrefoğlu Rumi
 
Yücelerden yüce gördüm,
Erbabsın sen Yüce Tanrı
Bu Allah'lığı sen nereden.
Satın aldın, kaça Tanrı?
 
Ali ile bir olmuşsun,
Bir mektepte okumuşsun,
Ali olmuş hafız kelam,
Sen okursun hece Tanrı
 
Kıldan köprü yaratmışsın,
Gelip geçsin kullar deyu
Hele biz beri duralım,
Yiğit isen geç a Tanrı...
 
Unuttun diye namazı,
Bizi ateşe atarsın
Kul yanması abes değil,
Gel bas kızgın saça Tanrı...
 
Kaygusuzum der buradan.
Cümle mahluku yaradan
Kaldır perdeyi aradan,
Gezelim bilece Tanrı...
            Kaygusuz Abdal
 
 
2) DİVAN EDEBİYATI (KLASİK EDEBİYAT)
  • Şairler şiirlerini "DİVAN" adını verdikleri bir kitapta topladıkları için bu edebiyata "Divan edebiyatı" denilmiştir. Ayrıca "klasik/eski/zümre edebiyatı" da denilir.
  • İslamiyet'in kabulünden sonra Türkler yaşamın her alanında Araplardan, Farşlardan etkilenmişlerdir. Bu etkileşimin en belirgin olduğu alanların başında edebiyat göze çarpmaktadır. 13. yy.dan itibaren şair ve yazarlar Fars-Arap etkisine girmeye başlamıştır.
  • Dili Arapça, Farsça, Türkçe karışımı olan Osmanlıcadır.
  • Ölçü "aruz ölçüsü", nazım birimi genellikle beyittir.
  • Şiirlerde tam ve zengin uyak kullanılmıştır.
  • Anlatılan şey değil, anlatış biçimi ön plandadır.
  • Çoğunlukla aşk, şarap, kadın, övgü, din, ahlak, tasavvuf konuları işlenmiştir.
  • 13. yüzyılda gelişmeye başlamış, 16. ve 17. yüzyıllarda en olgun dönemini yaşamış, 1<?. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür.
  • Belli kalıpları olan bir edebiyattır. Duygu ve düşünceler mazmun denilen kavramlarla anlatılır.
  • Soyut bir edebiyattır ve toplumsal konulara değinmemiştir.
Kullanılan Nazım Biçimleri:
Divan edebiyatı nazım şekilleri
Beyit Biçiminde Olanlar: Gazel, Kaside, Mesnevi, Müstezat.
Bent Biçiminde Olanlar: Terkib-i bent,Terci-i bent.
Dörtlük Biçiminde Olanlar: Rubai, Şarkı, Tuyuğ, Murabba.
Gazel
  • Güzellik, aşk, kadın, gibi konuları işleyen nazım biçimidir.
  • Araplardan Farslara, onlardan da Türklere geçmiştir.
  • Gazelin ilk beytine "matla", son beytine "makta" denir.
  • Makta beytinde şairin mahlası (takma adı) kullanılır.
  • En güzel beytine "beyt'ül gazel" ya da "şah beyit" denir.
  • Gazelin bütün beyitlerinde aynı konu işleniyorsa buna "yek-ahenk gazel" denir.
  • Bütün beyitler aynı söyleyiş güzelliğine sahip ise buna "yek-âvâz gazel" denir.
  • Kafiye şeması: "aa, ba, ca, da..." şeklindedir.
  • En az beş, en fazla on beş beyitten oluşur.
  • Konu birliği yoktur. Her beyit başka bir konudan bahsedebilir.
  • Türk edebiyatında Fuzûli, Baki, Nedim en tanınmış gazel şairleridir.
 
Kaside
  • Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan şiirlere denir.
  • En az 33 en fazla 99 beyitten oluşur.
  • Kafiye düzeni gazelle aynıdır.
  • İlk beytine "matla",
  • son beytine "makta",
  • şairin adının bulunduğu beyte "taç beyit",
  • en güzel beytine "beytü'l kasid" adı verilir.
  • Nesip- girizgâh- methiye- tegazzül- fahriye- dua bölümlerinden oluşur.
Nesip: Kasidenin giriş bölümüdür.
Girizgâh: Konuya giriş niteliğinde olan bölümdür.
Methiye: Övülecek olan kişinin yüceliklerinin sıralandığı bölümdür.
Fahriye: Şairin kendini övdüğü kısımdır.
 
Tegazzül: Şair bu bölümde bir gazele yer verir.
Dua: Övülen kişinin başarısı için Allah'a dua edilir.
Konularına Göre Kasideler
Tevhid: Allah'ın birliğini anlatan kasidelere denir.
Münacaat: Allah'a dua etmek ve yalvarmak için yazılanlara denir.
Methiye: Herhangi bir şahsı övmek için yazılanlara denir.
Naat: Peygamberleri övmek için yazılanlara denir.
Hicviye: Birini eleştirmek için yazılanlara denir.
Mersiye: Ölen birinin arkasından yazılanlara denir.
Edebiyatımızda kaside türünün en güzel örneklerini Nef'i vermiştir. Onun "Siham-ı Kaza" adlı eseri bu türün en meşhur örneğidir.
Mesnevi
  • Beyit sayısı sınırsızdır.
  • Konu sınırlaması yoktur.
  • Genellikle savaş, aşk, tarihi olaylar, dini olaylar gibi konular işlenir.
  • Mesneviler o dönemde roman ve hikâye türünün yerini tutmaktaydı.
  • Her beyit kendi arasında kafiyelidir.
  • Uyak düzeni aa, bb> cc, dd, ee, ... şeklinde devam eder.
  • Beş mesneviden oluşan eserlere "hamse" denir.
  • Bir şehrin güzelliğini anlatan mesnevilere şehrengiz denir.
Türk edebiyatındaki ünlü mesneviler şunlardır: Kutadgu Bilig (ilk mesnevi - Öğüt) Fuzuli - Leyla ile Mecnun (Aşk) Şeyh Galip - Hüsn ü Aşk (Aşk) Şeyhi - Harname (Eleştiri) Ahmedi - İskendemame (Tarih) Nabi - Hayrabat (Öğüt), Süleyman Çelebi - Vesiletü'n-Necat (Mevlid) (Dini) Mevlana - Mesnevi (Öğüt)
Müstezat
  • Gazelin özel bir biçimine denir.
  • Uzun dizelere kısa bir dize eklenerek yazılır.
  • Uzun ve kısa dizeler gazel gibi kendi aralarında uyaklanırlar. Kısa dizelere "ziyade" adı verilir.
Rubai
  • Kafiyelenişi aaxa şeklindedir. Tek dörtlükten oluşur.
  • Aruzun belli kalıplarıyla yazılır.
  • Hayatın anlamı ve hayat felsefesi dünyanın nimetlerinden yararlanma ve ölüm gibi konular işlenmiştir.
  • İran edebiyatına ait olan bu türün en büyük şairi Ömer Hayyam'dır.
  • Türkçe rubailerin en güzel örneklerini Yahya Kemal vermiştir.
Tuyuğ
  • Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.
  • Uyak düzeni rubai gibidir. Tek dörtlükten oluşur.
  • Felsefi konular işlenir.
  • Kadı Burhanettin'in tuyuğları meşhurdur.
Murabba
  • Dört dizelik kıtalardan oluşur. Bent sayısı 3-7 arasında değişir.
  • Her konuda yazılır.
 
Terkib-i Bent
  • Bentlerle kurulmuş olan bir nazım şeklidir.
  • Her bent 7 ile 10 beyitten oluşur.
  • Bent sayısı 5 ile 15 arasındadır.
  • Bentleri birbirine bağlayan beyitlere vasıta beyti denir.
  • Şairin toplumsal ve felsefi konulardaki düşünceleri konu olarak işlenir.
  • Terkib-i bent türünün en önemli ismi Bağdatlı Ruhi'dir.
  • Türk edebiyatında bu türün en önemli ismi Ziya Paşa'dır.
Terci-i Bent
  • Terkib-i bente benzer. Yalnız burada bentler arasındaki vasıta beyti aynen tekrarlanır.
  • Konu olarak daha çok Allah'ın kudreti, kainatın sırları ve kainatın zıtlıkları gibi konulara yer verilir.
  • Bu türün de Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisi Ziya Paşa'dır.
Şarkı
  • Besteyle okunmak için yazılan ve dörtlüklerden oluşan nazım biçimidir.
  • Dörtlük sayısı 3 ile 5 arasında değişir.
  • Birinci dörtlükte 2. ve 4. dizeler diğer dörtlüklerde 4. dizeler aynen tekrarlanır. Buna nakarat denir.
  • Türklerin Divan edebiyatına kazandırdığı bir türdür.
  • Aşk, sevgi, günlük hayat gibi konular işlenir.
  • Halk deyişlerine ve söyleyişlerine yer verilir.
  • Şarkı türünün ilk kullanıcısı ve en önemli temsilcisi Nedim'dir.
Örnek
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âkımdan murâdım şem'i yanmaz mı
 
Kamu bimârınâ cânan devâ-yi derd eder ihsan
Niçin kılmaz banâ derman beni bimâr sanmaz mı
 
Damım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bi vefâ bilmen inanır mı inanmaz mı
 
Şeb-i hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım
Uyârır halkı efganım kara bahtım uyanmaz mı
 
Gül-i ruhsârına karşû gözümden kanlu âkar sû
Fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
 
Değildim ben sanâ mâi'l sen etdin aklımı zâil
Bana ta'n eyleyen gaafil seni görgeç utanmaz mı
 
Fuzûli rind-i şeydâdır hemişe halka rüsvâdır
Sorun kim bû ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
                                                               Fuzuli

 

Test Çöz