Cümle; anlam, anlatım ve yargı birimidir. Bir düşünceyi, haberi, duyguyu, durumu, dileği tam olarak anlatmak için kullanılan sözcüklere veya sözcük dizilerine cümle denir. Karşımızdakilere bir düşünceyi, bir duyguyu tam olarak iletebilmek için amacımıza uygun, değişik cümleler kurabiliriz.
Her cümle bir yargı birimidir. Bu nedenle yargı birden çok sözcükten oluştuğu gibi bir sözcükten de oluşabilir:
Sözcük
Sözcük dizini
Okumalısın.
İnsandır.
Çalışkansın.
Çözmüştü.
Seni anlayamadım.
Bu, güzel bir tablodur.
Arkadaşınla ne zaman görüşeceksin?
Bu sorunla herkes çok uğraştı.
Cümleyi sadece dilin bir birimi, biçimsel bir kuruluş olarak görmek, dili cümleye indirgemek eksik bir görüştür. Çünkü bir cümle, içinde yer aldığı metne, konuşanla dinleyen arasındaki ilişkilere, içinde bulunulan duruma, iletişimde bulunan kişilerin karşılıklı olarak sahip oldukları ruhsal niteliklere ve onların niyetlerine göre değişik anlamlar yansıtır.
Örneğin, "Bu projeyi yarına bitirelim." gibi bir cümle, aynı iş üzerinde çalışan iki arkadaştan birinin ötekine söylemesi durumunda bir isteğin bildirilişi, bir öneri niteliği taşır. Ancak aynı cümle bir yönetici tarafından yönetilen bir kimseye söylendiğinde bir "emir" anlamı taşır.
"Cümlenin Anlamı ve Yorumu" konusu şu başlıklar altında incelenebilir:
Anlam İlişkilerine Göre Cümleler
Anlatım özelliklerine Göre Cümleler
İlettikleri Kavram, Duygu, Düşünce ve Durumlara Göre Cümleler
Özlü Sözleri {Atasözleri, Özdeyişler) Anlama ve Yorumlama
Cümle Tamamlama ve Oluşturma
A. ANLAM İLİŞKİLERİNE GÖRE CÜMLELER
1. Eş Anlamlı (Anlamdaş) Cümleler :Anlam bakımından birbirine denk düşen, başka sözcüklerle aynı düşünceyi dile getiren cümlelere eş anlamlı cümleler denir. Bu tür cümleler arasında öne sürülen düşünce ya da dile getirilen durum bakımından tam bir anlam ve yargı bütünlüğü vardır.
Örnek:
Onun son eserinde beylik düşünceler ve yıpranmış bir söylem söz konusudur. Yazann son yapıtı, sıradan fikirler ve özgünlükten yoksun bir üsluptan oluşuyor.
Sanat, gerçeğin yazar tarafından yorumlanarak yeniden üretilmesidir.
Sanat, gerçeğin yazara göre taze bir biçimde anlatıldığı yeni üründür.
Bu tür yapıtların son kullanma tarihi yoktur. Bu tür eserler, ölümsüz niteliklere sahiptir.
2. Yakın Anlamlı Cümleler (İletisi Bakımından Aynı Doğrultuda Olan Cümleler)
Anlam bakımından özdeş olmasa da dile getirilen düşünce ya da durum bakımından birbirine yakın olan, birbirini destekleyen cümlelerdir. Genellikle yakın anlamlı yargılardan biri, diğerini kapsayıcı nitelikte olur.
Kadınlar zayıftır: anneler güçlüdür. Annelik duygusu, kadınlara güç verir.
Halk şiiri, doğal ve içtenlikti bir anlatım üzerine te- mellenmiştir.
Halk şairi, sözünü şiire dönüştürürken içinden geldiği gibi söyler.
Sorumluluk bilinci taşıyan bir sanatçı, kendini her şeyin rastgele, kendiliğinden yetiştiği bir toprak parçası olmaktan kurtaımalıdır.
Ne yapmak istediğini bilen bir sanatçı, konulan nı belirlerken ve işlerken seçici bir tutum içinde olmalıdır.
3. Karşıt Anlamlı Cümleler (Anlamca Çelişen Cümleler)
ilettikleri düşünce açısından birbiriyle bağdaşmayan, birbirine ters düşen, birbirini çürüten, konuya bakış açısından farklılık içeren cümlelerdir.
Tembellik, bazı insanların genlerinde vardır; onları değiştiremezsiniz.
Tembellik, doğuştan getirilen özellik değildin insan isterse onu yenebilir.
Deliyle çıkma yola, başına getirir bela. Akıllı köprü bulana kadar deli suyu geçer.
Ödülün eğitim ve çocuk gelişimi alanında büyük faydaları vardır.
Çocuk eğitiminin amacına ulaşmasında ödülün hiçbir yararına rastlanmamıştır.
4. Neden - Sonuç İlişkisi İçeren Cümleler
Yargılardan biri, diğerinin gerçekleşme nedenini anlatan cümlelerdir. Bu tür cümlelerde yargılardan biri "neden, niçin, hangi sebeple" gibi sorulara cevap oluşturur. Yargılar arasında neden - sonuç ilişkisi genellikle "-dığından. -dığı için, -den dolayı, bu nedenle, çünkü" bağlantı ifadeleriyle sağlanır.
Örnekler
Bu alanda kendini yeterli bulmadığından romana yöneldi,
neden sonuç
Sabaha kadar kar yağdığı içinyollar kapanmıştı.
neden sonuç
Hava çok sıcakbu yüzden dışan çıkmıyoruz.
neden sonuç
Konuyu iyi bilmiyorum, yorum yapamam.
neden sonuç
5. Amaç - Sonuç İlişkisi İçeren Cümleler
Yargılardan biri, diğerinin gerçekleştirilme amacını açıklayan cümlelerdir. Yargılar arasında amaç - sonuç ilişkisi genellikle" -mek için. -inek üzere, -mek amacıyla, niyetiyle, diye" bağlantı ifadeleriyle sağlanabilir.
Örnekler
Arılann balı nasıl yaptıklarını anlamak içingünlerdir gözlem yapıyor
amaç sonuç
Düşüncelerini anlatmak üzere kürsüye çıktı.
amaç sonuç
Tarım sektörünün gelişmesi amacıylaköylülere arazide ders veriyordu,
amaç sonuç
Dünya Kupası maçlarını İyi izleyebileyim diyebüyük ekran televizyon aldım
amaç sonuç
Suçsuzluğunu kanıtlamak içinher yolu deniyor.
amaç sonuç
UYARI
1-Neden — sonuç cümleleri ile amaç — sonuç cümleleri karıştırılmamalıdır. Neden — sonuç cümlelerinde neden yargısı gerçekleşmişken amaç - sonuç cümlelerinde amaç yargısı gerçekleşmemiştir, hedef durumundadır.
Gece geç saatlere kadar ders çalıştığı için sabah geç uyandı.
Neden Gerçekleşmiş
Yeni kitaplar almak için para biriktiriyor.
Ama gerçekleşmemlş.
2- Neden — sonuç ve amaç — sonuç ilişkisi içeren cümleler aynı zamanda "gerekçeli yargılardır. "Gerekçe" bir durumun veya olayın gerçekleşmesini gerektiren unsur demektir. Amaçlar da nedenler de bir durumun ya da eylemin gerçekleşmesini gerektiren unsurlardır.
6. Karşılaştırma İlişkisine Dayalı Cümleler
En az iki varlık, kavram, durum veya olay arasındaki benzerlikleri ya da farklılıkları ortaya koymaya karşılaştırma denir. Karşılaştırma düşünceyi belirgin kılmak için sıkça başvurduğumuz bir yöntemdir. "En, daha, gibi, ise. kadar" karşılaştırmada kullanılan anahtar sözcüklerdir.
Örnekler
Sözlük hazırlamanın en güç yanı sözcükleri anlam kayganlığından kurtarmaktır.
Onun öykülerini de okudum ama romanları kadar akıcı değildi.
Tevfik Fikret de Mehmet Âkif gibi nazmı nesre yaklaştırmıştır.
Salkım söğütlerin gölgesi, dik duran kavak ağacının- kinden daha serindir.
Halk şiirinin dili sade, divan şiirinin ise ağırdır.
Deneme yazarı, makale yazarı gibi anlattıklarını kanıtlamak zorunda değildir.
B. ANLATİM ÖZELLİKLERİNE GÖRE CÜMLELER
1. Nesnel Anlatımlı Cümleler
Kişisel duygu ve düşüncelerden arındırılmış; doğruluğu veya yanlışlığı gözlem, araştırma ve deneylerle kanıtlanabilen cümlelerdir. Nesnel yargıların içeriği, iletisi kişiden kişiye değişmez.
Örnekler
Almanya'nın Berlin kentinde bir kooperatif "Devrilen Ağaçlardan Halk Kitaplığı Yapma Kampanyası" başlattı.
Nisan ve mayıs aylarında Doğu Anadolu Bölgesi'nde suların debisi artar.
18 hikâyeden oluşan bu son eseri, 13 Eylül 2013'te basılmış.
UNESCO'nun 2013 yılını "Piri Reis'in Dünya Haritası'nı Anma Yılı1* ilan etmesiyle bir grup öğrenci, bu haritanın sergilendiği Topkapı Sarayı Müzesi'ni ziyaret etmiştir.
2. Öznel Anlatımlı Cümleler
Kişisel duygu, düşünce ve yorum içeren cümlelerdir, öznel anlatımlı cümlelerin doğruluğu - yanlışlığı kişiden kişiye değişir. Yani bu cümleler kanıtlanamayan yargılardır.
Örnekler
Diller, yeşerdikleri kültürle büyüyor, onunla zenginleşiyor öyle ki dilin ölümüyle kültürler de yitip gidiyor.
İnsanı büyüleyen bu tablo karşısında herkes donup kalıyordu.
Uçsuz bucaksız bir dünyadır edebiyat, onun karanlık, dipsiz kuyularına hiçbir sanatçı ulaşamaz.
Tiyatro eşsiz bir aynadır, insanoğlu bu aynada kendini tüm yönleriyle gösterebilir.
3. Koşul - Sonuç İlişkisi İçeren Cümleler
Yargılardan biri, diğerinin gerçekleşme koşulunu (şartını) açıklayan cümlelerdir. Böyle cümlelerde koşul gerçekleşmezse yargı da gerçekleşmez.
Örnekler
Arabayı iki saat sonra geri getirmeküzere alabilirsin.
Koşul Sonuç
Toplumun diliyle okura seslenirse bir sanatçı toplumun yüreğindeki teli titreten eserler yazar.
Koşul Sonuç
İyi bir yazar olmak, iyi bir okuyucu olmayı gerektirir.
Koşul Sonuç
İstediğin arabayı sana alırım amabenden başka bir şey istemeyeceksin artık.
Sonuç Koşul
Doğrudan Anlatıma Dayalı Cümleler
Aktarma söz içermeyen ya da başkasına ait bir sözün hiçbir değişikliğe uğratılmadan, söyleyen kişinin ağzından çıktığı gibi yansıtıldığı anlatımlara doğrudan anlatım denir. Alıntı içeren doğrudan anlatımlarda "dedi, demiş, diyor, der, dediği gibi" ifadeleri kullanılır.
Örnekler
Okumayı; televizyon izlemek, futbol oynamak gibi boş zamanlan dolduran eğlendirici bir iş olarak görmüyorum. (Alıntı yok / Doğrudan anlatım)
"Rüyalan gerçekleştirmenin yolu, uyanıvermektir uykudan." demiş bir düşünür. (Başkasının sözünü değiştirmeden aktarma / Doğrudan anlatım)
"En verimli yağmur alın teridir." demiş bir şair. (Başkasının sözünü değiştirmeden aktarma / Doğrudan anlatım)
Dolaylı Anlatıma Dayalı Cümleler
Başkasına ait bir sözün anlatıcı tarafından biçimce değiştirilerek aktanlmasına dolaylı anlatım denir. Dolaylı anlatımda aktarılan söz cümle olmaktan çıkar, söz öbeğine dönüşür. Ayrıca dolaylı anlatım cümlelerinde "-dığını, -eceğini" eklerini alan sözcüklerden sonra "söyledi, belirtti, iletti, açıkladı, bildirdi, ifade etti, anlattı..." yüklemleri kullanılır.
Örnekler
Ülkemizde; alanında uzman, yetişmiş, yetkin birçok çevirmenin olduğu söyleniyor.
Öykülerinde ağırlıklı olarak eski ile bağlarını koparmış, yeni ile de uyum sağlayamadığını ifade ediyor.
Bilim insanları iklimlerdeki değişimin önümüzdeki yıllarda daha çok hissedileceğini vurguluyorlar.
Toplumla uzlaşmayan, çatışma halinde olan kişilerden yönetici olamayacağını belirtmişti.
C. İLETTİKLERİ KAVRAM, DUYGU, DÜŞÜNCE VE DURUMLARA GÖRE CÜMLELER
1. Ön Yargı Bildiren Cümleler
Bir durum ya da kişi hakkında araştırma, inceleme yapılmadan edinilmiş olumsuz veya olumlu yargılara ön yargı denir. Böyle cümlelerde peşin hükümlülük söz konusudur.
Bakın göreceksiniz, bu yeni diziyi hiç kimse izlemeyecek.
Boşuna uğraşıyorsun, senin yaptığın yemek asla yenmez.
Herkes şahit olacak, bu şirket bir aya kalmaz iflas bayrağı çekecek.
2- Varsayım Bildiren Cümleler
Varsayım, gerçekleşmemiş bir eylemi ya da olmayan bir durumu bir an için olmuş gibi kabul etmektir. Bu tür cümleler "diyelim ki, farz et ki, düşünelim, tut ki, varsayalım..." kalıplaşmış sözlerini içerir.
Şimdi Karadeniz'in kıyısında çiseleyen yağmur altında sohbet ettiğimizi düşünelim.
Tut ki bu yıl sınavda istediğin puanı aldın, hangi bölümü tercih edersin?
Diyelim ki bugün işimizi bitirdik yann ne yapacağız?
Şimdi çocukluğumuzda at koşturduğumuz yaylalarda olduğumuzu farz edelim.
3- Olasılık (İhtimal) Bildiren Cümleler
Bir eylemin ya da durumun olumlu veya olumsuz bir biçimde gerçekleşeceğini kesinlik bildirmeden anlatan yargılardır. Bu tür yargılarda eylem, durum gerçekleşebilir de gerçekleşmeyebilir de.
Herhalde bu maçtan sonra küme düşmeyeceğiz.
Belki bu yıl il dışına tayin isteyecektir.
Önümüzdeki yıl bu şehre gelmeyebiliriz.
Galiba bu yıl kış daha sert geçecek.
4-Yakınma Bildiren Cümleler
Yakınma (şikâyet), bir kimsenin bir durumdan veya davranıştan duyduğu rahatsızlığı bir başka kimseye aktarmasıdır.
Herkes gölgede oturuyor, hiç kimse bana yardım etmiyordu.
Aldığı emanetleri geri getirmeyi hiç öğrenmedi ki!
Konuyu öğrenmek için hiçbiri özel bir çaba harcamıyor.
Yayınevleri nitelikli eserleri okuyucularla buluşturmak için titizce çalışmıyor ki!
5- Sitem Bildiren Cümleler
Sitem, bir kimseye davranışının veya sözünün üzüntü, alınganlık, kırgınlık gibi duygular uyandırdığını öfkelenmeden. yumuşak bir biçimde belirtmektir. Sitem sözleri, muhatabın yüzüne söylenir. Üçüncü kişilere anlatılan üzüntü, alınganlık veya şikâyetler yakınma olur.
Böyle bir günde yanımda olmayıp da ne zaman olacaksın? (Sitem muhatabın yüzüne söyleniyor.)
Böyle bir günde yanımda olmadılar ki! (Yakınma -» Başkasına anlatılıyor.)
Düğüne giderken beni de çağıracaktınız hani! (Sitem)
Düğüne gitmiş de beni çağırmamış. (Yakınma)
6- Monotonluk (tekdüzelik) Bildiren Cümleler
Bir eylemin ya da durumun hiç değişmediğini bildiren yargılardır.
Okul hayatı aynı nakarat...
Askerler, her sabah bu sahada spor yaparlar.
Ben her gün bu otobüsle okula gidiyorum.
7- Aşamalı Durum Bildiren Cümleler
Bir eylemin ya da durumun olumlu veya olumsuz yönde yavaş yavaş değiştiğini bildiren cümlelerdir. Bu tür yargılarda "gittikçe, giderek, günbegün, her geçen gün, günden güne, gün geçtikçe..." sözleri aşamalı durum bildiren anahtar kavramlardır.
Osmanlı günbegün toprak kaybediyor.
Bu konuyla ilgili bilgilerimiz her geçen gün artıyor.
Soğuklar yavaş yavaş başlıyor, yaylacılar göç için hazıılanıyordu.
Hava karardıkça kıyıda ağlaşanlar umudunu tüketiyor.
8. Eşitlik ya da Eşitsizlik Bildiren Cümleler
Karşılaştırmaya dayalı yargıların bazılarında aynı oran belirttiği için eşitlik; bazılannda da farklı oran belirttiği için de eşitsizlik söz konusudur.
Elindeki elmayı ikiye böldü, yansını arkadaşına verdi. (Eşitlik)
Mirastan aslan payını en küçük kardeş almıştı. (Eşitsizlik)
Yılın son derbisi de berabere sonuçlandı. (Eşitlik)
Gece ben beş saat nöbet tutmuştum, o ise iki saat nöbet tutmuştu. (Eşitsizlik)
Bazı yargılarda eşitlik veya eşitsizlik belirgin olmayabilir.
Paylarına düşene ses çıkarmadılar.
Cevizleri çocukların yaşlarıyla orantılı olarak bölüştürdü.
9. Hayıflanma ve Pişmanlık Bildiren Cümleler
Herhangi bir durum veya olayın gerçekleşmesinden veya gerçekleşmemesinden duyulan, üzüntüye, yazıklanmaya hayıflanma denir. Pişmanlık, kişinin yaptığı bir işin yanlış veya uygunsuz sonuç verdiğini anlaması, buna üzülmesidir.
Yazık ki yaz geçti, geldi yine sonbahar. (Hayıflanma)
Bugün onlan yalnız bırakmamalıydım, onlar çok yalvardı ama ben onları anlayamamışım. (Pişmanlık)
Gençliğimde birkaç yabancı dil öğrenmediğime yanıyorum. (Hayıflanma)
Böyle bir sonuçla karşılaşacağımı bilseydim, bu şirketi açmazdım. (Pişmanlık)
10- Terk Edilmiş Alışkanlık Bildiren Cümleler
Kimi cümleler bir eylemin, durumun, davranışın, alışkanlığın geçmişte kaldığını, artık yapılmadığını bildirir.
Önceleri aç karnına soğuk su içerdim.
O yıllarda çok iyi futbol oynuyormuş.
Gençliğimizde haftada bir toplanıp eğlenceler düzenlerdik.
11- Gerçekleşmemiş Beklenti - Niyet Bildiren Cümleler
İçinde bulunduğumuz zamandan önce gerçekleşmesini beklediğimiz durumların ya da eylemlerin gerçekleşemediğini bildiren cümlelerdir.
Zor günümüzde bize yardımcı olacağınızı sanmıştık, (gerçekleşmemiş beklenti)
Tam söyleyecektim; zil çaldı, öğretmen dışarı çıktı, (gerçekleşmemiş niyet)
Hani maaşını aldığında bana para verecektin? (gerçekleşmemiş beklenti)
Herkes için güzel bir sürpriz hazırlamak istemiştim, (gerçekleşmemiş niyet)
12- Kanıksama Bildiren Cümleler
Bir duruma, olaya, davranışa çok tekrarlanması nedeniyle alışmak, o durumdan etkilenmez hale gelmek kanıksamaktır.
Adana'nın sıcağına insanlar artık aldırış etmiyor.
Sınıftaki herkes onun boş konuşmalarına alışmıştı.
Hiç alışamayacağım sandığım bu iş ortamı ve arkadaşlar, bana artık yabancı gelmiyor.
Bu şehrin trafiği artık beni rahatsız etmiyor.
13- Yadsıma Bildiren Cümleler
Yadsımak; yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini söylemek yani inkâr etmektir.
Sınavda arkadaşına bakan bir öğrencinin. "Ben kopya çekmedim." demesi.
Kötü bir eyleme tanık olan birinin, "Ben hiçbir şey görmedim." demesi.
Sigara içen bir çocuğun babasına, "Ben mi sigara içmişim?" demesi, birer yadsıma örneğidir.
14- Saptama Bildiren Cümleler
Saptamak; bir şeyi belirgin kılmak, belirlemek, tespit etmek demektir. Başka bir ifadeyle mevcut bir durumu değerlendirmek, bununla ilgili tespitte bulunmaktır.
Ergenlik döneminde kişilerin geçirdiği bunalım veya bocalamalar, meslek seçimini de olumsuz yönde etkiler.
Özdemir Asaf, okuyucusuna yoğun bir duyarlılıkla, çarpıcı sözcükler seçtiğini sezdirmeden, küçük dizeler halinde şiirler sunar.
Çevremizde bulunan her malzeme ancak ustasının elinde değer kazanır.
Günümüz okuru, çok satılan kitaplara ilgi gösteriyor; kitaplann değerini kaliteleri değil, satış miktartanbelirtiyor .
15- Farklı Durum ve Duygulan Bildiren Cümleler
Artık memleketim gözümde tütüyor, (özlem)
Bu yaz. tatilimizi Karadeniz Bölgesi'nde geçirmeyi düşünüyoruz. (Tasan)
Bu eserin okunmasını istiyorsan dilini biraz daha sa- deleştirmelisin. (Öneri)
Anlattığı fıkralara güle güle öldük. (Abartı)
Kış gelince köylünün eli böğründe kalır. (Çaresizlik)
Yağmur ana, tarlalara yeşil hırkalar örmüştü. (Düşsel öğelere yer verme)
Öğretmen yine zor bir sınav yaptı. (Eylemin en az iki kez yapılması)
Bu son romanında kahramanlar silik bir gölge gibi duruyor. (Olumsuz eleştiri)
Bugün sinemaya mı gitsek yoksa oturup evde kitap mı okusak? (Kararsızlık)
Her sabah erkenden kalkıp aynı yüzlerle karşılaşmak, yeter artık! (Bıkkınlık)
16- İçerik (Öz / Konu) ile İlgili Cümleler
İçerik, bir cümlede ya da metinde anlatılmak istenen duygu ve düşüncedir. Herhangi bir anlatım için "Bunun konusu nedir?" veya "Bu metinde ne anlatılmaktadır?" sorusunun cevabı içerikle ilgilidir.
Ömer Seyfettin, bazı öykülerinde Balkan Savaşları'nın acılarını ve yaşadıklarını anlatıyor.
Bu şiirinde yaşamdan duyulan mutluluk ve ölümün getireceği acı üzerinde durmuş.
Kiralık Konak'ta üç neslin çatışmasını aynntılı bir biçimde anlatmıştır.
17. Üslûp (Biçem) ile İlgili Cümleler
Üslûp bir yazarn, anlatıcının kendine özgü anlatım biçimi, tarzı, yöntemidir. Dilin kullanılma biçimi, sözcük seçimi, cümlelerin kuruluş biçimi, anlatımın akıcı, yalın, süslü ya da sürükleyici olması... üslûbuyla ilgili unsurlardır.
Anılarını sürükleyici bir anlatımla, kısa ve yalın cümlelerle ele almış.
Halit Ziya ve Nurullah Ataç devrik cümlelere bolca yer vererek anlatımını monotonluktan kurtarmıştır.
O, kendinden söz ettiği bir sanatçıyı yargılayıp değerlendirirken sözcük seçimine, bunlann kullanımına büyük bir özen göstererek okuyucunun ilgisini kamçılar.
D. ÖZLÜ SÖZLERİ (ATASÖZLERİ - ÖZDEYİŞLER) ANLAMA VE YORUMLAMA
Büyük bir yaşam tecrübesine dayanan, az sözle çok şey anlatan, insanlara yol gösteren, öğüt veren sözlere özlü sözler denir, özlü sözleri iki başlık altında inceleyebiliriz.
1. Atasözleri
Atalarımızın yıllarca süren deneyimlerini yansıtan, kısa, özlü, etkili ve öğüt veren sözlerdir. Atasözlerinin çok büyük bir kısmı mecazlı bir anlatıma, bilgece bir söyleyişe sahiptir. Anlatımı güçlendirmenin en etkili yollarından biri atasözlerinden yararlanmaktır. Atasözlerinin birçoğunda sözcükler mecaz anlamlarıyla simgesel olarak kullanılır. Aşağıda bazı atasözleri anlamlarıyla verilmiştir.
"Abanın kadri yağmurda bilinir." Bu söz, "Bir şeyin gerçek değeri ona çok gereksinim duyulduğunda ortaya çıkar." anlamı taşımaktadır.
"Alçak yerde tepecik kendini dağ sanır." (Bilgili in- sanlann olmadığı bir yerde az bilgili olan kişi büyük bilgiçlik taslar.)
"Bir baş soğan bir kazanı kokutur." (Kötü bir kimse, kötü bir söz ya da davranış, bir topluluğun uyumunu bozar.)
"Eğreti ata binen tez iner." (Başkasından geçici olarak alınan araçlarla iş yürümez.)
"Her ağaç kökünden kurur." (Bir toplumun dayandığı temel bozulursa, çürürse o toplum çöker, yok olur.)
"İki kaptan bir gemiyi batırır." (Bir işin iki yöneticisi olmaz, olursa o iş yürümez.)
"iki karpuz bir koltuğa sığmaz." (İnsan iki önemli işi aynı anda yapamaz.)
2. Özdeyişler
İlk söyleyenleri ya da yazarları bilinen, kısa, güzel ve özlü sözlere özdeyiş denir. Atasözleri ile özdeyişlerin özellikleri birbirine benzer. Ancak atasözleri halkın ortak ürünüyken (anonim) özdeyişler belli kişilerin ortaya koyduğu ürünlerdir. Aşağıda bazı özdeyişler ve söyleyeni birlikte verilmiştir.
İki türlü akıl noksanlığı vardır: biri delilik, biri cahillik. (Platon)
Dost dilinden tatlı bal bulamadım. (Pir Sultan Abdal)
Felsefe düşüncenin mikroskobudur. (Victor Hugo)
Erdemin kendisi bile iftiraya uğrar. (Shakespeare).
Ne mutludur o kişi ki yoldaşı haset değildir. (Mevlana)
Haksızlıklara baş kaldırmayanlar, onlardan gelecek her kötülüğe katlanmalıdırlar. (Hz. Ali)
İnsan, ölüm üstünde durmadan yaşamanın tadına varamaz. (S. Eyüboğlu)
Yemiş gibi güzel şiir de yavaş yavaş olgunlaşır. (Alain)
E. CÜMLE TAMAMLAMA VE OLUŞTURMA
1. Karışık Olarak Verilen Cümle Parçalarının Sıraya Konması
Bazı sorularda cümleyi oluştururken sözcükler, söz grupları numaralandırılarak kanşık bir şekilde verilir. Bu parçacıklarla anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturmamız istenir.
Bu tür sorulan çözerken şu özelliklere dikkat etmek gerekir
Önce yüklem olacak sözcük ya da söz öbeği bulunur ve sona getirilir.
Yüklemden sonra özne bulunur.
Daha sonra yükleme sorulacak "ne, neyi. nerede, ne zaman, nasıl, ne kadar, neyle..." sorularıyla diğer öğeler bulunur; önem ve görevine göre bu öğeler de sıralanır.
Örnek
Güllerin güzel kokusunu
bulunduğumuz odaya
sabah yeli
dolduruyordu
zaman zaman
Yukarıda verilen sözlerle anlamlı ve kurallı bir cümle oluşturmaya çalışalım:
Numaralanmış sözlerden "dolduruyordu" yüklem olmaya uygundur.
"Dolduran ne?" sorusuna "Sabah yeli" cevabı alınarak özne oluşturulur.
"Neyi dolduruyordu? sorusuna "güllerin güzel kokusunu" cevabı alınarak nesne oluşturulur.
"Nereye dolduruyordu?" sorusuna "bulunduğumuz odaya" cevabı alınarak dolaylı tümleç oluşturulur.
"Ne zaman dolduruyordu?" sorusuna "zaman zaman" cevabı alınarak zarf tümleci oluşturularak cümle tamamlanır.
(I) Sabah yeli (II) güllerin güzel kokusunu (III) bulunduğumuz odaya (IV) zaman zaman (V) dolduruyordu.
2. Eksik Cümle Tamamlama
Bazı sorularda eksik bırakılmış bir cümle verilir ve cümlenin anlamlı bir şekilde ya da soru kökünde belirtilen özelliklere göre tamamlanması istenir. Bu tür soruları doğru çözebilmek için seçeneklerdeki ifadeleri çok iyi incelemeli, boş bırakılan yere veya yerlere hem anlam hem biçim bırakmadan en uygun sözleri seçip yerleştirmeliyiz.
Örnek
Hemen her anne ve babanın, çocuk kanallarını yer yer bebek bakıcısı gibi — göz önüne aldığımızda çocuklan televizyon izleme — uzaklaştırmanın zorluğu daha iyi anlaşılır.
Bu cümlede boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağı- dakilerden hangileri getirilmelidir?
önemsediğini - bağımlılığından
kullandığını - alışkanlığından
bulunduğunu - sorunundan
düşündüğünü - amacından
benimsediğini - eğiliminden
Çözüm
Seçeneklerde verilen sözleri boş bırakılan yerlere sırasıyla getirerek cümleyi hem anlam hem de biçim bakımından tamamlamaya çalıştığımızda B seçeneğinde verilen sözcüklerin en uygun olduğunu görebiliriz:
"Hemen her anne ve babanın, çocuk kanallarını yer yer bebek bakıcısı gibi kullandığını göz önüne aldığımızda çocukları televizyon izleme alışkanlığından uzaklaştırmanın zorluğu daha iyi anlaşılır.
Cevap B dir.
Örnek
(I) Cumhuriyet Dönemi roman ve öykümüzün konu haritası içinde toplumsal yaşamımızdaki değişim ve dönüşümler önemli bir yer tutar. (II) Roman ve öykümüzün çevresi genişlerken içeriği de siyasal ve toplumsal bir nitelik kazanmıştır. (III) Atatürk devrimleriyle amaçlanan girişimler romana konu olur. (IV) Konulan farklı bir yöntemle ele almaya başlar yazarlar. (V) Toplumunu, bugününü aydınlatabilmek için geçmişe yönelenler olur.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde "amaç - sonuç" ilişkisi söz konusudur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E)V.
Çözüm
Yargılarından biri diğerinin amacı olan cümlelerde amaç - sonuç ilişkisi vardır. Amaçlar hedef konumundadır yani ulaşılmak istenen sonuçtur. Bu açıdan değerlendirildiğinde I, II, III ve IV. cümlelerde amaç - sonuç ilişkisi yoktur. V. cümlede ise "toplumunu, bugününü aydınlatabilmek" amaç, "geçmişe yönelmek" sonuç durumundadır.Cevap E dir.
“Venüs ve Dünya, Güneş sisteminde birbirine en çok benzeyen iki gezegendir.”
Bu cümleden, aşağıdakilerin hangisine kesin olarak ulaşılabilir?
Güneş sisteminde Venüs ve Dünya'dan başka gezegen incelenmemiştir.
Venüs, Dünya'ya yakın mesafede olan gezegenlerden biridir.
Güneş sisteminde biıtoirine benzeyen başka gezegenler de vardır.
Birbirine en çok benzeyen gezegenler, Güneş sisteminde bulunmaktadır.
Dünya'ya Venüs kadar benzeyen gezegenler. Güneş sisteminin dışındadır.
Çözüm
Bu tür sorularda verilen cümlelerin iletisi iyice kavranmalıdır. Bu iletiden "kesin olarak hangi sonuca varılacağına dikkat edilmelidir. Olasılıkla çıkarılabilecek sonuçlar, cevap olamaz. Buna göre verilen cümle ile seçenekler değerlendirildiğinde C seçeneğindeki yargıya kesin olarak varılabilir. Çünkü "Güneş sisteminde birbirine en çok benzeyen iki gezegen Venüs ve Dünya'dır." Demek ki bu sistemde birbirine benzeyen başka gezegenler de vardır.Cevap C dir.
“”Başımdan geçen kimi olayların öyküsünü yazarken olayların yeniden, hem de zamanında ayrımına varamadığım yönleriyle yaşamın, küçümsenir bir mutluluk olmadığını söylemeliyim.
Bu cümle aşağıdakilerden hangisiyle aynı anlamdadır?
Öykülerimi oluşturmak için, yaşadığım olayları bir süre sonra hatırlamak zorunda olduğumu hiç unutmam.
Başımdan geçen olayları, yapıtlarımda anlatırken olaylara yeni bir görünüm kazandırmaya çalışırım.
Kimi olayların incelikleriyle yansıtılmasının, yazarlığa özgü bir nitelik olduğunu düşünüyorum.
Yaşadığım kimi olayları sonradan öyküye dönüştürürken onların fark edemediğim yanlarını tekrar yaşamak bana mutluluk veriyor.
Kimi olayları yaşarken duyduğum üzüntüleri, sıradan olayları yazarken mutluluğa dönüştürürüm.
Çözüm
Verilen cümlede yazar, anılarını öykü biçiminde yazarken olayları yeniden ve değişik biçimde yaşadığını, bundan çok büyük zevk aldığını ve bunun da önemli bir mutluluk kaynağı olduğunu söylüyor. D seçeneğinde verilen cümlede de olayların fark edilmeyen yanlarıyla yeniden yaşandığında bunun mutluluk verdiğinden söz edilmiştir. A, B, C ve E seçeneklerinde verilen cümleler, soru kökündeki cümleyle eş anlamlı değildir.Cevap D dir.
Örnek
Aşağıdaki yargılardan hangisi dolaylı anlatıma örnek olabilir?
İnsanlar arasında sosyal bağlar kurulabilmesi için herkesin çaba harcaması gerekir.
Yaşamım boyunca birçok yanılgıya düştüm, çok acı çektiren işler yaptım ama hiçbirinden pişman değilim.
Son yıllarda sık sık duyduğumuz "Ekolojik denge bozuluyor." sözü sanırım hepimizin tüylerini diken diken ediyor.
Doğasever bir dostum: "Dağlar avcılara küstü. Avcılar artık keklik, bıldırcın, sülün bulamayacak." dedi.
Genç araştırmacı büyük bir heyecanla konusunu anlatmış, dinleyicilere bir daha böyle doğa felaketlerinin olmayacağını söylemişti.
Çözüm
Başkasına ait sözlerin anlatıcı tarafından biçimce değiştirilerek aktarılmasına dolaylı anlatım denir. Dolaylı anlatım örneklerinde "-dığını, -eceğini" eklerini alan sözcüklerden sonra "söylemek, belirtmek, ifade etmek..." eylemleri kullanılır. Bu özellikleri E seçeneğindeki cümlede görmek mümkündür.Cevap E dir.
Örnek
Aşağıdaki cümlelerin hangisi öznel bir yargıdır?
Yunus Emre'nin bu şiirinde "bulut"un gizli gizli ağlamasından söz edilerek buluta insan niteliği verilmektedir.
Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun bu şiirlerinde doğadaki nesnelerin özellikleri insanlar için kullanılmıştır.
Faruk Nafiz Çamlıbel'in, "Han Duvarları'nda birçok kez kişileştirmeye başvurduğu görülmektedir.
Ahmet Haşim'in "Sonbahar" şiirindeki kişileştirme de çok ilgi çekicidir.
Behçet Necatigil'in bu dizelerinde sokaklar için "gülümseyen" sözcüğü kullanılarak kişileştirme yapılmıştır.
Çözüm
A. B, C ve E'deki yargılar "bana göre, bence" anlamı taşımadığı için nesneldir. Yani bu yargıların anlamı herkese göre aynıdır, kişiden kişiye değişmemektedir. D'deki yargıda ise şiirinin"çok ilgi çekici" görüşüne yer verilmiştir.Cevap Ddir.