Diksiyon- Nefes Alma

“Konuş ki seni görebileyim”.

DOĞRU, GÜZEL, İKNA EDİCİ VE ETKİLEYİCİ KONUŞMA SANATI KONUSUNDAKİ DERSLERDE UYGULANACAK PROGRAM:

NEFES ALMA TEKNİKLERİ VE SES İLE İLGİLİ BİLGİLER:                                  

      Dikksiyonun temelinde, soluğun doğru kullanımı, bir başka deyişle soluğun dizginlenmesi bulunmaktadır. Soluğun dizginlenmesi, tam zamanında yeterli ölçüde soluğun alınması ve alınan bu soluğun sesletimde (okuma ya da konuşma) azar azar verilmesidir. Soluk sakin, derin, düzenli, çabuk ve gürültüsüz alınmalıdır.

      Soluk alırken dikkat edilmesi gereken 2 kural vardır. Bunlardan ilki, omuzlar ve göğsün üst kısmının hareket etmemesi; diğeriyse, karın kaslarıyla karnı dışa doğru biraz iterek alçalan ve genişleyen diyafram kasına yeterli boşluğun sağlanmasıdır.

      Konuşmayı gerçekleştiren organların yapısı, nitelikleri ve işleyişi Fizyolojik Sesbilim adı altında incelenmektedir. Konuşma işlemi, çeşitli organlarımızın ortaklaşa işleyişiyle gerçekleşir. İnsan dilinin sesleri, akciğerlerden gelen soluğun gırtlakta tını oluşturması, bu tınının ağız ve burun boşluğunda şidetlenmesi ve ağız içinde bulunan konuşma organlarının farklı biçimleriyle birbirinden farklı seslerin oluşumuyla gerçekleşmektedir. Bu seslerin birleşimiyle de seslemler ve sözcükler oluşur. Görüldüğü gibi, konuşmamızın temelinden solunum aygıtımız bulunmaktadır.

       Solunum aygıtının asıl görevi, vücuda oksijen sağlamak, içerdeki karbondioksit ve su buharını dışarıya atarak yaşamayı sürdürmektedir. Ana organı akciğerlerdir. Akciğerler karın ve göğüs boşluğunu ayıran diyaframın üstündedir. Her iki yandaki kollarıyla soluk borusuna bağlanırlar. Bronş denen anakollar akciğerler içinde birçok kola ayrılırlar. Gittikçe çoğalıp küçülen bu dallara bronşçuk denir. Uçlarında hava kesecikleri vardır. Alınan havayla hava kesecikleri dolar ve akciğerlerin oylumu büyür. Verilen havayla boşalıp küçülür. Soluk alırken göğüs kasları, verirken karın kasları ve diyafram hareketlenir.

       Tekrar konunun başına dönecek olursak, fizyolojik olarak konuşmamızı akciğerlerden gelen soluğun gırtlakta ses oluşumu ve bu oluşan sesin de ağız içindeki organlarda anlamlı seslere dönüşümüyle gerçekleştiririz. Akciğerlerin alt kısmı, üst kısma oranla 3 kat daha geniş hacme sahip olduğundan ve konuşma sırasında soluğun azar azar verilmesine olanak sağlayan en önemli kasın diyafram kası olmasından dolayı soluğu akciğerlerin alt kısmından almalıyız. Bunun için de soluk alırken dikkat edilmesi gereken 2 kural bulunmaktadır. İlki omuzların yükselmemesidir ki, omuzların yükselmesi soluğu akciğerlerin üst kısmından aldığımız anlamına gelmektedir. İkincisiyse, soluk alma sırasında karın kaslarıyla karnın dışa doğru biraz itilmesidir.

  Soluğu alırken, dikkat etmeniz gereken 5 nitelik bulunmaktadır:
1. Sakin,
2. Derin,
3. Düzenli,
4. Çabuk ve
5.Gürültüsüz soluk alınmalıdır.

Özellikle 4. ve 5. nitelikler toplumumuz tarafından yaygın yapılan yanlışlardır.

Topluluk karşısında konuşurken heyecanlananların da öncelikle doğru soluk almayı bilmesi ve diksiyon kurallarına uyması gerekir.

Sollukla ilgili daha önceden verdiğimiz tüm bilgileri gözden geçiriniz ve soluk alırken dikkat edilmesi gereken kuralları uygulayarak, aşağıdaki metni // ile gösterilen yerlerde doğru soluk alarak okuyunuz. Bu arada, diksiyon kurallarının tümüne dikkat etmeniz gerekmektedir. Ünlülerin birbirine kaynaşmamasına ve ulama kurallarına özellikle dikkat ediniz:

//Ya sizi denize doğru çekerse, efendimiz? // Yahut denize inen uçurumun korkunç tepesine doğru götürür de orda aklınızı başınızdan alacak başka bir korkunç şekle girerek sizi cinnete sürüklerse? //Düşünün bir kere: //O tepe zaten başka bir sebep olmadan da, dibindeki kulaçlarca derin denize bakıp dalgaların gümbürtüsünü işiten her insanı hayattan ümit kesmek çılgınlığına kaptırır. //

(W.Shakespeare, Hamlet, Çeviren: Orhan Burian, Perde I. Sahne IV.)

Toplumumuzun büyük kesimi diksiyon eğitimi almamıştır, dolayısıyla soluğunu ve sesini yanlış kullanmaktadır. Aynı zamanda, konuşma sırasındaki ses iniş-çıkışlarını çok dar müzik genişliğinde gerçekleştirmektedir. Bu da dinleyicilerin kısa bir süre sonra dinleme motivasyonlarını yitirmesine ve konuşmacıyı etkili dinlemekten uzaklaşmasına neden olmaktadır.

Aşağıda nasıl ifade edileceği açıklanmış tümceler göreceksiniz. Bunları hakkını vererek okumaya çalışabilirsiniz. Ancak, unutulmamalıdır ki, bu çalışmaların gerçek anlamda olumlu sonuca ulaşması, uzman bir eğitmen eşliğinde olmalıdır.

Şüpheli :
Eh! Belki hava güzelleşir.
Şakacı:
Evet, hava güzel ama ördekler için.
Münakaşa:
Hava güzel diyorsunuz demek? Pek iyimsersiniz doğrusu.
Kızgın:
Hava güzel ama, biz dört duvar arasında kapalıyız.
Şefkat :
Hava güzel. Sokağa çıkalım yavrum. Hava alırsan iyileşirsin.
Acılıkla :
Hava güzel ama, kederimi arttırmaktan başka işe yaramıyor.
Açığa vurma :
Ne yapalım ben bahsi kaybettim: Hava güzelleşti.
Öfkeli :
Yazıklar olsun. İşte sen busun!
Kesin inanç :
Artık bizi aramaz, bundan eminim!
İtirazla :
Kusura bakma ama o kadar da kötü değil.
Bilmeden sormak :
Araba devrildi mi?
İyice bilmeden sormak :
Araba mı devrildi?
Güvensizlik :
Bu adam sözünde duracak mı?
Alay :
Tabii canım, bu işleri hep siz başardınız.
Sabırsızlık :
Açıl artık kapı, açıl!
Muzafferce :
Bakın! Ben demedim mi bunlar uzaylı diye!
Hayranlıkla :
Aman, hava ne kadar güzel! Her taraf pırıl, pırıl parlıyor.
İnanç-şüphe :
Ona tüm varlığımla inanıyorum.
Belki de öyledir ama bunun varlığını kim ispat edebilir?
Gurur-tevazu:
Bu işin ustası, hem de biricik ustası benim.
Ben neyim, hiç ben onlarla bir tutulabilir miyim?
Sevgi- nefret :
Sizi çok seviyorum.
Onun varlığından da, hatıralarından da nefret ediyorum.
Endişe-kaygısızlık :
Of! Şimdi ne olacak, bu benim için büyük bir üzüntü.
Pöh! Bana ne, umurumda bile değil!…
Saygı-küçümseme :
Ona karşı o kadar büyük bir sevgim var ki!
Hıh! Ne olacak, aşağılık yaratık o.
Karşı durmak- boyun eğmek :
Hayır bana hiçbir şey yapamazsın.
Ne istersen yap hepsine boyun eğeceğim.
Cesaret, korku :
İster on, ister yirmi kişi olun, göğsüm açık işte bekliyorum.
Eyvah! Görmüyor musunuz hayatımız tehlikede!
Zevk ve acı duyma :
Oh! Ne hoş, mis gibi kokuyor.
Ay! Çok acıyor.
Hiddet-tedbirli davranma :
Nasıl beni böyle yapayalnız bırakıp gidiyorsunuz ha!
Hemen karar vermemek lâzım; iyice düşünelim.
Alay, ağırbaşlılık :
Söylediklerinizi nasıl anlayabilirim? Bunlar birer deha eseri!
Size yemin ederim ki söylediklerim ciddidir.
İrade-zayıflık :
Gece, gündüz bütün gücümle çalışacağım.
Benim savaşma gücüm yok
Hınç-acıma :
Şunu bilin ki bu ona çok pahalıya mal olacak.
Zavallı adamlar! Artık onlardan ne isteyebilirim?
Üzüntü-üzüntünün geçmesi :
Tahammül edemiyorum!
Artık korkacak bir şey kalmadı.
Açık kalplilik- iki yüzlülük :
Düşündüğümü size açıkça söylüyorum.
Sizin tarafınızdan beğenilmek için dünyanın bütün servetini feda ederdim.
Zafer- yenilgi :
İsteklerimin son haddini buldum.
Her şeyimi kaybettim, şerefimi de
Hayret-kayıtsızlık :
Siz mi? Sahiden, siz misiniz?
Pekalâ, zaten böyle olacağı belli idi.
Kışkırtma-yatıştırma :
Ha gayret! Atıl! Bir hamle daha!
Hişt, hişt! Kendinize geliniz, sakin olunuz.
Pişmanlık-taşkınlık :
Gece gündüz, kendi kendime soruyorum; bunu nasıl yaptım, diye.
Evet, bunu yapacağım işte o kadar.
Ümit-ümitsizlik :
Evet, herkes bu işte kazanacağımı söylüyor.
Artık her şey bitti, kurtuluş çaresi yok.

Test Çöz