- İnsan, var olduğu günden bu yana, bir yandan evrende olup bitenleri anlama, tanıma, onun sırlarını çözme; öte yandan doğayı kontrol altına alarak daha rahat ve güvenli bir yaşam sürdürme isteği duymuştur. Bu istek doğrultusunda sürdürülen sistemli çabalar sonucu bilim oluşmuştur.
- Bilim, teknolojik uygulamalarıyla hem yaşam koşullarımızı değiştirmekte hem de düşünmemizi biçimlendirerek dünya görüşümüzü etkilemektedir. Gerek bireylerin gerekse toplumların yaşantılarını önemli ölçüde etkileyen bilim, aynı zamanda toplumsal gelişme ve çağdaşlaşmanın temel ölçütü olarak kabul edilmektedir.
- Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgiye "bilim" denir (TDK, Türkçe Sözlük). Bu tanımın dışında bilim, bilim adamları tarafından farklı şekillerde de tanımlanmıştır. Bu tanımlardan bazıları şunlardır: "Nesnel sağlamlığı olan bilgiler bütünüdür.", "Neden - sonuç ilişkilerinin ifade edildiği sistematik bilgiler birikimidir.", "İnsanoğlunun biriktirdiği kaydedilmiş sistematik bilgidir.", "Kanıtlanmış ve sistemli hâle getirilmiş bilgilerdir."
- Bilimle ilgili ortak ve tek bir tanımın yapılamayışında; bilimin hızla gelişen, çok yönlü ve devingen bir etkinlik oluşu önemli rol oynamıştır. Bu tanımların ortak yönleri düşünüldüğünde bilim, "geçerliği kanıtlanmış sistemli bilgiler bütünü" olarak tanımlanmaktadır.
Bilimin Genel Özellikleri
1. Bilim olgusaldır. Çünkü doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak gözlenebilen olguları ve olayları konu edinir. Örneğin maddenin hal değiştirdiğinde kütlesinin sabit kalması olgusal bir durumdur. Bu durum maddenin hal değiştirdiği her tepkimede gözlemlenebilir.
2. Bilim mantıksaldır. Çünkü ulaşılan sonuçlar her türlü çelişkiden uzak olup birbirleriyle tutarlıdır. Bilim mantıksal düşünme sürecinde "tümevarım" ve "tümdengelim" yaklaşımlarından yararlanır.
3. Bilim objektiftir. Ancak bilimdeki objektifliği, mutlak anlamda değil, sınırlı ve özel anlamda bir objektiflik olarak algılamak gerekir. Bu da, bilimsel nitelik taşıyan her sonucun, belli kişi ya da grupların tekelinde değil, kamunun soruşturmasına açık ve elverişli olacak bir biçimde ifade edilmesi demektir.
4. Bilim eleştiricidir. Bilim ne denli akla yatkın görünürse görünsün, ileri sürülen her iddia karşısında eleştirici yaklaşımdan vazgeçmez. Bilimdeki her kuram ya da görüş, olgular tarafından desteklendiği sürece "doğru" kabul edilir. Yeni olguları açıklama gücü gösteremeyen ya da bazı gözlem verilerinin doğrulamadığı bir kuram, daha önceki statüsüne bakılmaksızın eleştirilir.
5. Bilim genelleyicidir. Bilim tek tek olgularla değil olgu türleri ile ilgilenir. Elde edilen sonuçlar genel olarak ifade edilir. Örneğin yerin çekim gücünün olması, tek tek olguları değil kapsamı sınırsız olgu sınıflarına ilişkin özellikleri ifade eder.
6. Bilim seçicidir. Bilim evrendeki olup biten bütün olguları değil, önemli gördüğü olguları konu edinir.
7. Bilim birikimli bir süreçtir. Yeni bilgiler daha önceki bilgiler üzerine inşa edilir. Bu durum bilimde devamlılığı ve gelişmeyi sağlar.
8. Bilim evrenseldir. Bilim adamı yaptığı deney, gözlem ve elde ettiği bulguları, diğer meslektaşları tarafından doğruluğunun kontrol edilebilmesi ya da araştırmanın aynen veya kısmen tekrarlanabilmesi düşüncesiyle açık seçik raporlaştırır.
B. GÜZEL SANATLAR
- Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcığa sanat denir.
- İnsan; tarih boyunca diğer canlılardan farklı olarak güzeli, doğruyu, iyiyi, yararlıyı aramış, bulmuş ve paylaşmıştır. İnsan, bu eylemini farklı yollarla gerçekleştirmiştir.
- İnsan etkinliklerinin temelinde bilim ve güzel sanatlar vardır. İnsan; bilimi, deneysel yöntemlerden yararlanarak doğruyu, iyiyi, yararlıyı bulmak için kullanmıştır. Güzel sanatların ve edebiyatın amacı ise güzellik yaratmak olmuştur.
- Sanatçı, bilim adamından farklı olarak nesnel gerçekliklere, değişmez yasalara ulaşmayı hedef olarak seçmemiştir. İlgi alanına giren her şeyi, hayal gücünden de yararlanarak güzel biçimler oluşturacak şekilde yeniden yorumlamayı amaçlamıştır.
- Güzel sanatların amacı bilimden farklıdır. Sanatın amacı öğretmek, bilgi vermek değildir. Sanat; hissettirir, sezdirir, çağrıştırır. Bu özellikten de anlaşılacağı gibi sanat, bilimsel ve nesnel özellik taşımaz; sanat bireysel ve biriciktir.
- Sanat; kişinin içinde bulunduğu döneme, kültür birikimine, görüşüne göre değişir. Bütün bu özellikler aslında sanatın tam bir tanımının yapılamayacağını gösterir.
- Sanat; insanın "varlık şartlarından biridir, insanın olduğu her yerde güzel sanat etkinliği de olmuştur. Bu süreç içerisinde sanat tamamlanmamış ve kalıplaşmamıştır. Bu durumda sanat; her an değişen, genişleyen bir insan etkinliğidir.
- İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren işlere denir.
- Tanımdan da anlaşılacağı gibi zanaatçı, maddeyi yarar sağlamak, bir ihtiyacı gidermek için işler. Sanatçının amacı ise güzellik yaratmaktır.
- Mücevher işçiliği, ayakkabıcılık, marangozluk, dokumacılık vb. zanaattır.
B) Güzel sanatlar
-
Sanat eserleri biriciktir. Bütün özellikleriyle diğer eserlerden ayrılır.
-
Sanatçının amacı faydalı olmak, bir ihtiyacı karşılamak ya da bilim adamının yaptığı gibi evrende olup bitenleri anlamak, tanımak, onun sırlarını çözmek, doğayı kontrol altına alarak insanların daha rahat ve güvenli bir yaşam sürdürmelerini sağlamak değildir.
-
Sanatçının yorumunu taşır ve özneldir.
-
Etkileyicidir, kişinin hayatını duygu ve düşünce dünyasını değiştirir.
-
Asıl amacı güzeli yaratmaktır.
-
Özgündür ve her biri farklı özellikler barındırır.
-
Evrenseldir, kişinin kilometreleri aşmasını sağlar
-
İçinde yaşadığı toplumun ve çağın özelliklerini yansıtır
Güzel Sanatların Sınıflandırılması
A. İşitsel (Fonetik) Sanatlar: Kulağa hitap eden sanat türüdür. Müzik ve edebiyat bu grup içinde yer alır. Müziğin malzemesi ses ve nota edebiyatın ise dil dolayısıyla sözcüktür Yani işitsel sanatlar sese ve söze biçim verir.
B. Görsel (Plastik) Sanatlar: Göze hitap eden sanat türüdür. Mimari heykel, resim, hat, minyatür bu sanat grubuna girer.
Görsel sanatlar, maddeye biçim verir.
Plastik sanatlar belirti bir eğitim ve ustalık gerektirmektedir. Plastik sanatlar zamanla zanaatı doğurmuştur.
Dramatik (Ritmik) Sanatlar: Hem görsel hem de işitsel sanatlardır. Tiyatro, danSj sinemaj bale> opera bu gruba girmektedir.
Dramatik sanatlar harekete biçim verir.
- Edebiyatın konusu insandır, dolayısıyla edebiyatın, insanı konu alan diğer bilim dallarıyla da ilişkisi vardır. Diğer bilimlerde olduğu gibi edebiyat da dış dünyada var olan nesnelerden, objelerden yararlanır; insanlığın her türlü birikimini malzeme olarak kullanır. Bu bağlamda edebiyatı bilimden ayıran, kullandığı yöntemdir. Edebiyat olaylara ve nesnelere "güzellik" penceresinden bakar.
- Edebiyat; kurmaca dünyasını yaratırken sosyoloji, psikoloji, felsefe, tarih vb. bilimlerden yararlanır.
- Bilimlerden yararlanması, edebî eserin, bilimsel bir yapıt olduğunu göstermez.
- Diğer bilimlerden yararlanılmadan insan gerçeği çok yönlü olarak ele alınamaz. Buna göre edebiyat şu bilimlerden yararlanır:
- Tarih; toplumları, milletleri, kuruluşları etkileyen hareketlerden doğan, olayları zaman ve yer göstererek anlatan, bu olaylar arasındaki ilişkileri, daha önceki ve sonraki olaylarla bağlantılarını, karşılıklı etkilenmeleri, her milletin kurduğu medeniyetleri, kendi iç sorunlarını inceleyen bilimdir.
- Bir edebiyatçının hangi türde yazarsa yazsın tarihi bilmesi, tarihî gerçeklerden haberdar olması gerekir. Tarihî romanlarda, epik şiirlerde vb. bu özellikler kullanılacaktır.
- Sosyoloji, toplum bilimi demektir. Edebî eserler de belli sosyal çevrelerde ortaya çıkar. Sosyal çevrenin ve geleneğin özellikleri edebî metinlerde belli oranda dile getirilir.
- Edebî metnin oluştuğu sosyolojik ortamın bilinmesi; edebî metinlerdeki bazı ifade, olay ve görünüşlerin anlaşılmasına yardım eder.
- Ruh bilimini; bir grubu, bir bireyi belirleyen hareket etme, düşünme, duygulanma biçimlerinin bütünü olarak tanımlarız.
- Edebî metni oluşturan kişinin de edebî metinlerdeki kahramanların da psikolojisi vardır. Bu psikolojik durumlara dikkat edilmeden edebî eser tam olarak anlaşılamaz.
- Herhangi bir edebiyat ürününde; kişilerin kişiliklerini belirleyen duyuş, düşünüş, davranış biçimleri ve ruhsal çözümlemeler psikolojiden yararlanılarak oluşturulur.
- Felsefe, bir bilimin veya bilgi alanının temelini oluşturan ilkeler bütünüdür. Felsefe, dünya görüşünün dile getirilmesidir.
- Her edebî metnin arkasında bir düşüncenin, dünya görüşünün bulunması doğaldır. Edebî metnin bir felsefesi bulunmazsa eser bir yönüyle eksik kalacak ve eserde bütünlük oluşturulamayacaktır.
-
İşitsel(fonetik) sanatların bir dalı olan edebiyat; olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilerek etkili bir şekilde anlatılmasıdır.
-
Tanımdan da anlaşılacağı gibi edebiyatı güzel sanatların diğer dallarından ayıran; kullandığı malzeme, yani dildir.
-
Dil: Kültürün temel unsurudur. Kültür, dil sayesinde aktarılır ve yayılır.
-
Din: Milletlerin inanışları kültürlerine büyük ölçüde yön verir.
-
Gelenek ve Görenek: Yazılı olmayan kurallar sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktarılır.
-
Sanat: Sanatçının duygu ve düşünceleri, dönemin zihniyeti kültür olarak aktarılır.
-
Dünya görüşü: Bir milletin geneline hâkim olan hayat felsefesi diğer kültür unsurlarıyla şekillenir.
-
Tarih: Millet, tarihinden beslenir, tarihine bakarak geleceğini belirler.
-
İleti ön plandaysa göndergesel işlevde
-
Alıcının uyarılması amaçlanmışsa alıcıyı harekete geçirme işlevinde
-
Dilin kendi kurallarını anlatmak içinse dil ötesi işlevde
-
Alıcıda coşku uyandırmak amaçlanmışsa şiirsel işlevde
-
Birtakım duygu ve heyecanları anlatmak içinse heyecana bağlı işlevde
-
Alıcının söylenenleri anlayıp anlamadığını görmek amaçlanmışsa kanalı kontrol işlevinde kullanılmıştır.