Servet-i Fünun Hikaye ve Roman

 

Servet-i Fünun Hikâye ve Romanının Özellikleri

  • Servet-i Fünun hikaye ve roman yazarları Realizm ve Natüralizm’in etkisindedirler.
  • Sanatçılar, çevre ve siyasi ortamın etkisiyle toplumsal konulara çok az yer vermiş, daha çok bireysel konuları işlemişlerdir. Roman ve öykü konuları hayalden değil gerçek yaşamdan alınmıştır.
  • Roman ve hikayelerdeki olayların geçtiği yer genellikle İstanbul’dur. Olayların kahramanları aydın kesimden seçilmiştir.
  • Teknik bakımdan sağlam, Batı standartlarına uygun ilk roman örnekleri bu dönemde verilmiştir. Yazarlar Tanzimat Edebiyatı’nda görüldüğü gibi olayın akışını kesip okura bilgi vermez, eserlerinde kişiliklerini yansıtmazlar.
  • Yaptıkları betimlemeler gözleme dayanır, nesneldir.
  • Servet-i Fünun romancıları ele aldıkları kahramanların daha çok ruhsal yönlerini incelemiş, çevre betimlemeleri yaparak çevre ile kahramanların ruhsal durumları arasında ilgi kurmuşlardır.
  • Romanlardaki dil ağırdır. Arapça-Farsça sözcükler o güne kadar bilinmeyen tamlamalar çokça kullanılmıştır. Hikayelerdeki dil ise romana nazaran daha sadedir.
  • Anlatım süslüdür. Kahramanlar okumuş, seçkin, sanatsever, alafranga ve rahat kişilerdir.
  • Türk dilinin kurallarına, söz dizimine uyulmamış, yeni anlatım imkanları aranmıştır. Bu sebeple devrik, eksiltili cümlelere yer verilmiştir.
  • Servet-i Fünun Edebiyatı döneminde tiyatro ve gazetecilik sönük kalmıştır. Bu devirde edebi eleştiri ya hiç gelişmemiş ya da pek az gelişmiştir. Edebiyat tarihi ve felsefe alanı da gelişmemiştir. Fakat gezi yazısı türünde, Cenap Şahabettin’in “Hac Yolunda” adlı eseri Servet-i Fünun’dan sonra gelişen Seyahat Edebiyatı’na güzel bir örnek olmuştur.
  • Gazetecilik yerini dergiciliğe bırakmıştır.

    Servet-i Fünun Sanatçılarının En Belirgin Ortak Özellikleri

  • Hüzne ve hüzünlü manzaralara düşkünlük vardır.
  • Hakikatten kaçarak hayale ve tabiata sığınma vardır.
  • Sanat sanat içindir görüşünü benimsemeleri.
  • Günlük hayatın ufak tefek meselelerini konu olarak benimsemeleri.
  •                                                 Servet-i Fünun EdebiyatınıÖnemli Sanatçıları

    SÜLEYMAN NAZİF(1870-1927)

    1-Vatan, millet ve hürriyet konularıyla yakından ilgilenen sanatçı, Namık Kemal hayranıdır.

    2-İstanbul’un işgali sırasında Hadisat gazetesinde yayımlanan ‘’Kara Bir Gün’’ makalesiyle ünlüdür.

    3-Servet-i Fünun döneminde yaşamasına karşın toplumcu bir sanat anlayışına sahiptir.

    ESERLERİ:

    Şiir: Gizli Figanlar, Firak-ı Irak(nazım-nesir karışık), Malta Geceleri, Batarya ile Ateş, Asitan-ı Tarihte Galiçya, Tarihin Yılan Hikayesi, Çal Çoban Çal.

    HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1866-1945) (REALİZM)

    1-Servet-i Fünun döneminin en önemli nesir ustasıdır.

    2-Modern Türk romanının temelini atmıştır. Böylece batılı anlamdaki ilk realist romancımız sayılır. ‘’Mai ve Siyah veya bazı kaynaklara göre Aşk-ı Memnu’’ batılı anlamdaki ilk realist romanımızdır.

    3-Realizm ve natüralizmden etkilenmiştir.

    4-Romanlarının konusunu genellikle aydın kesimden seçer.

    5-Romanlarında düş-gerçek çatışması önemli bir yer tutar.

    6-Romanlarında süslü sanatlı bir dil kullanmış, Cumhuriyet’ten sonra eserlerini sadeleştirmiştir.(Mustafa Kemal’in isteğiyle.)

    7-Öykülerinde halk tabakasına yer vermiş, sade bir dil kullanmıştır. Hikayelerini Maupassant tarzı(olay hikayeciliği) hakimdir.

    8-Sağlam bir roman tekniğine sahiptir.

    9-Kahramanlarının kişilikleriyle çevreleri arasında paralellik vardır.

    10-Romanlarında sadece İstanbul’u anlatmış, hikayelerinde ise Anadolu’ya da yer vermiştir.

    11-Edebiyatımızda ‘’Mensur Şiirler’’ adlı eseriyle ilk mensur şiir örneklerini veren kişidir.

     

    Mai ve Siyah’ ta Ahmet Cemil adlı kahraman sanat hayalleriyle yaşar fakat içinde bulunduğu çevre ve Babıali’nin kırıcı olayları arasında tüm hayalleri yıkılır. Yazarın romanda Ahmet Cemil’e söylettiği sözler aslında Servet-i Fünun edebi anlayışıdır.

    Aşk-ı Memnu sanatçının başyapıtıdır. Romanın konusu ise Boğaziçi yalılarındaki yaşamdan alınmıştır. Eserde alafranga yaşayışa özenen Bihter Hanım’ın kendinden yaşça büyük Adnan Bey’le evlenmesi, ancak daha sonra Adnan Bey’in yeğeni olan Behlül adlı gençle birbirlerine aşık olmaları anlatılır. Züppe bir genç olan Behlül ,Bihter Hanım’ı sonunda kandırır; ancak Nihal durumu fark eder ve babasına bildirir. Adnan Bey’in durumu öğrendiğini anlayan Bihter Hanım intihar eder. Eser ruh tahlilleri yönüyle oldukça gerçekçidir. Kahramanlar her yönüyle tanıtılmıştır.

    Kırık Hayatlar diğerlerine göre sade bir dille yazılmış bir romandır. Romanda aile içi bir dram anlatılmaktadır.

    ESERLERİ:

    Roman: Mai ve Siyah, Aşk-ı Memnu, Nemide, Sefile,  Bir Ölünün Defteri,  Bir Muhtıranın Son Yaprakları, Kırık Hayatlar, Ferdi ve Şürekası

    Öykü(Hikaye): Bir Şi’r-i Hayal, Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Bir Hikaye-i Sevda, Hepsinden Acı, Onu Beklerken, Aşka Dair, Kadın Pençesi, İzmir Hikayeleri, Bir İzdivacın Tarihi Muaşakası…

    Tiyatro: Kabus, Firuzan, Fare

    Anı: Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikaye

    Deneme: Sanata Dair…

    Mensur Şiir: Mezardan Sesler,  Mensur Şiirler

    HÜSEYİN CAHİT YALÇIN (1874-1957) (REALİZM)

    1-Servet-i Fünun edebiyatının siyasal yönü olan tek yazarıdır.

    2-Fransız İhtilali’ni konu alan ‘’Edebiyat ve Hukuk’’ çevirisi Servet-i Fünun topluluğunun dağılmasına neden olmuştur.

    3-Tanin gazetesini çıkarmıştır.

    ESERLERİ:

    Roman : Nadide, Hayal İçinde

    Eleştiri : Kavgalarım

    Anı : Edebi Hatıralar, Malta Adasında, Meşrutiyet Hatıraları, Siyasal Anılar

    Hikaye : Hayat-ı Muhayyel, Niçin Aldatırlarmış, Hayat-ı Hakikiye Sahneleri

    CENAP ŞAHABETTİN (1870-1934) (SEMBOLİZM)

    1- Asıl mesleği doktorluk olan şair Servet-i Fünun edebiyatında Tevfik Fikret’ten sonra gelen en önemli şairdir. Öğrenim için gönderildiği Fransa’da tıptan çok şiirle ilgilenmiştir.

    2-’’Sanat için sanat’’ ilkesine bağlı kalmıştır. Hayatı boyunca toplum için eser vermemiştir.

    3-‘’Şiir ve edebiyat, konuşma dilinden üstün olmalıdır.’’ fikrini savunmuştur.

    4-Şiirde sembolizmin etkisiyle ahenk ve musikiye önem vermiş, aruz ölçüsünü başarıyla kullanmıştır. Fakat sembolizmi iyi kavrayamadığı ya da yanlış anladığı hususunda eleştiriler almıştır.  (Sembolizmi ilk kullanan kişidir. Servet-i Fünun’da sembolizmin temsilcisidir.)

    5-Parnasizmden de etkilendi, genellikle aşk ve doğa temalarını işledi. (Edebiyatımızda parnasizmin ilk örneklerini veren kişidir.)

    6-Farsça ve Arapça kelimelerle yüklü ağır bir dil kullanmıştır. Orijinal sıfat tamlamaları kullanır. “Saat-ı Semenfam (yasemin renkli saatler) tamlaması tartışmalara neden olmuştur.

    7-Daha çok serbest müstezatı kullandı. Şiirde serbest müstezat tarzını ilk ve en iyi kullanan şairdir.

    8- Kış manzarasını anlatıp sözcüklerle okuyucuya karın yağışını hissettirdiği ‘’Elhan-ı Şita’’ adlı eseri ünlüdür.

    9-Cenap Şahabettin, şiirlerini ‘’Evrak-ı Leyal’’ adı altında toplamak istemişse de bu gerçekleşmemiştir. Günümüzde onun bu isteğine uygun olarak şiirleri Ali İhsan Barlas’ın derlediği şiirler birleştirilerek gerçekleştirilmiştir.

    10- Hece veznini hiç kullanmamıştır. Şiirlerinde aruz veznini tercih etmiştir.

    11-Düzyazı alanında da önemli yapıtlar vermiştir.

    ESERLERİ:

    Şiir: Tâmât (1887) ,Seçme Şiirleri (1934, ölümünden sonra) , Bütün Şiirleri (1984, ölümünden sonra), Evrak- ı Leyal (2001)

    Düzyazıları: Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Harp, Nesr-i Sulh

    Gezi: Hac Yolunda, Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları, Afak-ı Irak

    Özdeyiş: Tiryaki Sözleri

    Tiyatro: Yalan, Körebe, Küçük Beyler
    MEHMET RAUF (1875-1931) (REALİZM)

    1-Halit Ziya’dan sonra Servet-i Fünun döneminin en önemli romancısıdır.

    2-Halit Ziya’nın etkisinde kalmıştır. Her ikisi de sanat yaşamına önce şiirle başlamış; fakat sonra yazarlığa yönelmişlerdir.

    3-Roman, tiyatro ve öykü ve mensur şiir türlerinde eser vermiştir.

    4-Genellikle aşk konusunda yazmış, eserlerinde kendi yaşamından yararlanmıştır.

    5-Ruh tahlillerinde çok başarılıdır.

    6-Edebiyatımızdaki ilk psikolojik roman olan Eylül’ün yazarıdır.

    7-Romanda kahramanların iç konuşmalarına ilk kez Mehmet Rauf yer vermiştir.

    Eylül : Süreyya ile Suat Bakırköy’de babalarına ait bir bağda huzurlu bir hayat yaşayan karı-kocadır. Bunlar daha sonra Boğaz’da aldıkları bir yalıya yerleşirler. Süreyya’nın akrabası Necip de taşınmalarına yardım eder. Necip, Suat’a ilgi duymaya başlar ve aşık olur. Daha sonra Suat ile Necip çıkan yangında ölür.
    ESERLERİ:

    Roman: Eylül, Genç Kız Kalbi, Karanfil ve Yasemin, Son Yıldız, Ferda-yı Garam, Böğürtlen,  Halas, Ceriha, Kan Damlası.

    Öykü: Aşıkane, Son Emel, Bir Aşkın Tarihi, Üç Hikaye, İhtizar, Kadın İsterse, Hanımlar Arasında, Eski Aşk Geceleri, İlk Temas, İlk Zevk

    Tiyatro: Pençe, Cidal, Sansar,

    Mensur Şiir: Siyah İnciler (H.Ziya’dan sonraki ikinci mensur şiir tarzında eser)

    AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU     (1870-1927)

    1-Başlangıçta Servet-i Fünuncularla beraber hareket etmiş ve o anlayışla “Haristan ve Gülistan” adlı öykü kitabını yazmıştır.

    2-Daha sonra Milli edebiyat anlayışıyla hareket ederek “Çağlayanlar” adlı öykü kitabıyla “Gönül Hanım” adlı romanını yazmıştır.

    3-Hikayeleri Maupassant tarzına (olay hikayeciliği) uygundur.

    Gönül Hanım: Bu romanında Göktürk yazıtlarının incelemeye giden kişilerin başından geçen olaylar anlatılmaktadır.

    Haristan ve Gülistan: Batı tarzında ilk masal sayılabilecek eserdir.

    Çağlayanlar: Milli kültürle yoğrulmuş hikayeleri içerir.

    ESERLERİ:

    Hikaye: Haristan ve Gülistan, Çağlayanlar

    Roman: Gönül Hanım

    DÖNEMİN BAĞIMSIZ SANATÇILARI:

    Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati döneminde yazdıkları halde bu topluluklara katılmayan sanatçılardır.

    HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR          (1864-1944) (NATÜRALİZM)

    1-Servet-i Fünun döneminde Ahmet Mithat tarzını sürdürerek ‘’toplum için sanat’’ anlayışıyla eser vermiştir.

    2-Gazetecilik yapmış, dergiler çıkarmış ömrünün son otuz yılını Heybeliada’da geçirmiştir.

    3-Döneminde çok okunmuş, halkı eğitmek amacıyla roman ve hikayeler yazmıştır.

    4-Roman, öykü  alanlarında eser vermiştir.

    5-Natüralizmin edebiyatımızdaki en önemli temsilcisidir. Bunun etkisiyle gözlem ve deneye dayalı eserler yazmıştır.(Diğeri Nabizade Nazım)

    6-Eserlerinde toplumsal sorunları, yanlış batılılaşmayı ve batıl inançları konu edinmiştir.

    7-Roman ve hikayelerinde İstanbul’un sosyal hayatını çok başarılı bir şekilde genellikle de mizahi bir üslupla anlatmıştır. Bu yönleriyle sokağı yapıtlarına taşımıştır. Bu yüzden ‘’Sokağın Anahtarı’’ olarak bilinir. Sokağı edebiyata taşıyan ilk kişidir.

    8-Ahmet. Mithat Efendi’nin eserlerinde görülen teknik kusurlar H. Rahmi’de de vardır. Olayın akışını keserek okuyucuya bilgiler verir.

    9-Eserlerini  konuşma diliyle (özellikle mahalle kadınlarının dili) ve sade bir üslupla yazmıştır.

    Şık : Şöhret Bey oldukça saf bir adamdır ve Batı’ya yönelir. Madam Potiş adında ahlak düşkünü bir kadınla tanışır. Aralarında bir macera başlar. Daha sonra roman Şöhret Bey’in Batı özentisinden dolayı düştüğü gülünç durumları anlatır. (Hüseyin Rahmi’nin ilk romanıdır.)

    Mürebbiye : Dehri Bey, zengin olan ihtiyar bir kişidir. Çocukların terbiyesi için, İstanbul’da yaşayan Parisli Anjel adlı düşük ahlaklı bir kadını eve getirir. Kadın evin içinde Dehri Bey’in oğlunu, damadını ve kardeşini yoldan çıkarır.

    Şıpsevdi : Romanın kahramanı olan Meftun kalabalık bir ailenin oğludur. Maddi sıkıntı çektiği için zengin fakat cimri olan Kasım Efendi’nin damadı olmak ister. Meftun kendine büyük ikramiye çıktığını söyler. Kasım Efendi, Meftun’u tebrik etmeye gider. Kızı Edibe’yi seve seve verecektir. Kasım Efendi hem kızını, hem oğlunun bakımını Meftun’un üzerine yıkar. Meftun, daha sonra mirasa konabilmek için Kasım Efendi’nin ölümünü bekler.

    Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç : 1910’da Halley kuyruklu yıldızının Dünya’ya çarpacağı haberi İstanbul’da hayatı altüst eder. Kenar mahalle kadınları olayı tartışmaktadır. Aksaray’da oturan zengin ve ruhça Batılı bir genç İrfan Galip verdiği bir konferansta kadın doğduğuna üzülen birinden aldığı mektubu okur. İrfan Galip hayalen bu kıza aşık olur, mektuplaşma devam eder. Sonunda gıyabi sevgilinin Feriha Davut adında ve İrfan Galip’in aradığı nitelikte, okumuş, kibar bir kız olduğu ortaya çıkar. İki genç Halley yıldızının görünüp geçtiği gece evlenir.

    ESERLERİ:

    Roman: Şık, Şıpsevdi, Mürebbiye, Hakka Sığındık, Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç, Nimetşinas, İffet, Gulyabani, Metres, Tesadüf…

    Öykü: Kadınlar Vaizi, İki Hödüğün Seyahati…

    AHMET RASİM (1867-1932) (REALİZM)

    1-Servet-i Fünun döneminin bağımsız isimlerindendir. Ahmet Mithat Efendi tarzını sürdürmüştür.

    2-Gazetecilik yapmış, hayatını yazılarıyla kazanmıştır.

    3-Öykü, roman, tarih gibi türlerde de yazmış olmakla beraber ona asıl ününü sağlayan eserleri, fıkra ve anı türlerinde yazdıklarıdır. Bu tür eserlerinde İstanbul’un şehir hayatını, kendi çevresinin yaşayışını, alışkanlıklarını, giyinişlerini kuvvetli bir gözlem ışığı altında anlatır.

    4-Roman ve hikayeleri teknik bakımdan kusurludur.

    5-Sade, canlı bir konuşma Türkçesiyle  yazdığı eserleri döneminde büyük bir ilgiyle okunmuştur.

    6-İlk fıkra yazarımızdır.

    ESERLERİ:

    Anı: Gecelerim, Falaka, Fuhş-ı Atik, Gülüp Ağladıklarım

    Fıkra:    Şehir Mektupları, Eşkal-i Zaman.       

    Söyleşi: Muharrir Bu Ya, Ramazan Sohbetleri

    Öykü: Güzel Eleni…

    Roman: Hamamcı Ülfet…

    Tarih: Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi…

    Biyografi: Muharrir,Şair,Edip, İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi, Cidd-ü Mizah.

    RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI (1869-1949)

    1-Felsefeye merakı nedeniyle Filozof Rıza olarak anılırdı. Tıp eğitimi gören Tevfik Rıza, Osmanlı döneminde milletvekilliği, Milli Eğitim Bakanlığı da yapan çok yönlü bir kişilikti. Politikadaki tutarsızlıkları ve ateşli kişilik yapısı nedeniyle olaylarla dolu bir ömür sürdü. Sevr Antlaşması’nı imzalayan Osmanlı delegesi olarak Yüzellilikler arasında yer aldığı için uzun yıllar sürgünde yaşadı. Gurbet acısını, şiirlerinde dile getirdi. Sürgünde iken yazdığı "Uçun Kuşlar" isimli şiirinde yer alan;

    Uçun kuşlar uçun! Burda vefa yok!

    Öyle akar sular, öyle hava yok!

    Feryadıma karşı aks-i sedâ yok!

    Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.

    1- kıtası, o zamanki sıla özlemini dile getirir.

    2-Tekke ve Saz şiirinin etkisiyle şiirler yazdı.

    3-Hece ölçüsünü başarıyla kullanan sanatçı aruz ölçüsünü de kullandı.

    4-Genellikle halk şiiri nazım şekillerini kullandı.

    5-Çocukluk anıları, aşk, doğa ve geçmişe özlem en fazla işlediği konulardandır.

    6-Şiirlerini “Serab-ı Ömrüm” adlı kitapta toplamıştır.

Test Çöz

Test Çöz